Esas No: 2017/497
Karar No: 2021/193
Karar Tarihi: 02.03.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/497 Esas 2021/193 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında davalının dava dışı bir kurumdan almış olduğu Malatya İnönü Kapalı Çarşısının üst izolasyon işinin yapılmasına dair sözleşme imzalandığını, müvekkilinin işi süresinde bitirip teslim ettiğini ancak iş bedelini kısmen aldığını, 88.493,80TL tutarındaki işin 71.000TL’sini tahsil edebildiğini, geri kalan 17.493,80TL yönünden ise davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibe süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile asıl alacağın %40’ı oranından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı; duruşmadaki beyanında davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
6. Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.09.2010 tarihli ve 2009/471 E., 2010/430 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre işin malzeme dâhil metrekare birim fiyatının 10TL+Katma Değer Vergisi (KDV) olarak belirlendiği, buna göre yapılan işin bedelinin 43.424TL tespit edildiği, davacının beyanına göre davalının ödediği miktarın 71.000TL olduğu, bu durumda davacının davalıdan 27.576TL fazla para tahsil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 15. Hukuk Dairesince 25.05.2012 tarihli ve 2011/5170 E., 2012/3837 K. sayılı karar ile; " …Yanlar arasında imzalanan 13.06.2008 tarihli sözleşme ile davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında, davalının yapmakta olduğu inşaatın çatı izolasyon işinin malzeme ve işçilik dahil yapımı konusunda akdî ilişki kurulduğu sabittir. İş bedelinin m2"sinin KDV hariç 10,00 TL olduğu da tarafların kabulündedir. Sözleşmedeki “mebranın m2 ayrı binileri dahil işçiliği net yüzölçümü hesaplanacak” şeklindeki ibare ile yapılacak imalâtın miktarının ne şekilde belirleneceği gösterilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre ve davalı yüklenicinin de kabulünde olduğu gibi izolasyon imalâtı yapılan alanın 3680 m2 olduğu anlaşılmaktadır. Yine gerek bilirkişi kurulunun 05.04.2010 tarihli asıl raporu ve davalı vekilinin 15.04.2010 tarihli rapora karşı itiraz dilekçesindeki beyanından bu alanda izolasyonun 2 kat yapıldığı da sabittir. Davalı tarafça sözleşmede belirlenen m2 birim fiyatının 2 kat izolasyon karşılığı olduğu savunulmuş ise de; dosyada bulunan ve tarafların kabulünde olan sözleşmede izolasyonun 2 kat olacağına dair bir ibare bulunmadığı gibi bu husus yasal delillerle de kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca davacı taşeron, 2 kat izolasyon yapması nedeniyle bunların tamamının bedelini talep etmekte haklıdır.
Bu durumda mahkemece hükme esas raporu veren bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla, gerçekleştirilen izolasyonun 2 kat olduğu ve davacı bunların toplam yüzölçümü üzerinden bedel isteyebileceğinden gerçekleştirilen imalât miktarının 2 x 3680 m2 olarak esas alınıp bulunacak KDV"si ile birlikte birim fiyat üzerinden toplam iş bedeli hesaplanıp davalının yaptığı ve davacının kabul ettiği ödeme düşüldükten sonra ödenmeyen alacağı kalıp kalmadığı ve miktarı hesaplattırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile ret kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
9. Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2014 tarihli ve 2013/254 E.., 2014/21 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına uyulduktan sonra, her ne kadar bozma kararında malzemenin iki kat döşendiği bu sebeple buna göre yeniden hesap edilmesi gerektiği hususuna işaret edilmiş ise de, keşif sırasında bizzat davacının kendi beyanı ile toplam dört kat malzemenin döşenmediği, sadece araç ve portifin gezdiği bazı yerlerde 3 mm"lik bir kat halinde izolasyon malzemesinin döşendiğinin ifade edildiği, davacı tarafından gösterilen yer açılarak numune alındığı, keşif sonrası alınan 04.11.2013 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında, 3 mm"lik polyester keçe, 4 mm"lik polyester keçe, geotekstil keçe ve mebran işçiliği olmak üzere 11,18TL üzerinden sözleşme imzalandığı, keşif sırasında alınan numune de dikkate alındığında izolasyon imalatının söz konusu inşaatta bir defa uygulandığı, yapılan yeni hesaplamaya göre davacının yaptığı işin bedelinin toplam 63.908,80TL olduğu, davalı tarafından 71.000TL ödeme yapıldığı, hesaplamalarda kesin hesap cetvelinin nazara alınması gerektiği, 04.11.2013 tarihli raporda da ihale sahibi Malatya Belediyesince düzenlenmiş kesin hesap cetvellerindeki değerler esas alınarak bilirkişilerce hesaplama yapıldığı ve bu hesaba göre davalı tarafından davacıya toplam 7.091,20TL fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığı bu durumda davacının alacağının bulunmadığı, her ne kadar bozma kararına uyulmakla bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak zorunluluğu doğmakta ise de, bunun bir usul işlemi olduğu, yapılan yeni keşif, keşif sırasında alınan davacı beyanı, dosya içerisine alınan izolasyon malzemesi numunesi dikkate alındığında bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi halinde bilerek bir haksızlığa aracı olunacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 15. Hukuk Dairesince 13.10.2014 tarihli ve 2014/3649 E., 2014/5699 K. sayılı karar ile; "... Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden kalan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vâki itirazın İİK"nın 67. maddesi uyarınca iptaline ilişkindir. Davalı reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairemizce, izolasyonun iki kat yapıldığı, buna göre 2x3680m2 olarak imalât miktarının bulunması ve KDV"si ile birlikte toplam iş bedelinin hesaplanması, bundan ödemelerin mahsubu sonucu kalanın hüküm altına alınması gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece 02.07.2013 tarihli celsede usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilâmına uyulmakla ilâm gereği yerine getirilmelidir (HGK 26.02.1986 gün ve 1986/1-50 Esas, 74 Karar). Davacı yararına kesinleşen usulü kazanılmış hak ilkesi bir tarafa bırakılarak yeniden inceleme ile davacının iş bedeli alacağını bozma ilâmına aykırı biçimde hesaplamak suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; bozma ilâmı uyarınca davacının imalât bedelinden kaynaklanan alacağını hesaplatmak, bundan ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 2015/1023 E., 2015/1113 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında, her ne kadar bozma ilamına uyulmakla bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorunluluğu doğmakta ise de, bunun bir usul işlemi olduğu, bozma ilamının ardından taşınmaz başında yapılan keşifte, bizzat davacının göstermiş olduğu kısımlarda yapılan incelemelerde ve döşenen yalıtım malzemesinin alınan numunesine göre, malzemenin Özel Dairece kabul gördüğü şekilde iki kat değil, yalnızca bir kat olarak döşenmiş olduğunun tespit edildiği, yargılamanın amacının, hakkı tespit edip hak sahibine teslim etmek olduğuna göre, böyle bir maddi gerçek karşısında bozma ilamına uyulması sebebiyle bozma ilamı dışına çıkılamayacağı ayrıca usulü kazanılmış hak ilkesinin ihlâl edilemeyeceğinden söz edilerek usulün esasa tercih edilmesinin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı gibi, toplumdaki bireyleri, temel hak ve hürriyetleri yönünden güvensizliğe ve endişeye sevk edeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece verilen ilk kararın Özel Dairece davacı yararına bozulması karşısında, bozma kararına uyulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından kullanılan malzemenin Özel Dairece kabul edildiği üzere iki kat değil bir kat döşenmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen ikinci kararda davacı lehine oluşan usulü kazanılmış hakkın ihlâl edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle usulü kazanılmış hak ile ilgili şu açıklamaların yapılmasında yarar vardır.
16. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nda “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
17. Bu kurum davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
18. HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 E. 1960/9 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulü kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulü kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulü kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
19. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nda da usulü kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır; çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
20. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulü kazanılmış hak” ya da “usulü müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 E. 1988/89 K. sayılı kararında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulü kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmakta ve ayrıca Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
21. Bu aşamada usulü kazanılmış hak kurumunun istisnalarından da bahsetmek gerekir.
I- Mahkemenin görevi ile ilgili usulü kazanılmış haktan söz edilemez. Şöyle ki; Yargıtay yerel mahkemenin kararını, görev itirazı olmaksızın görev dışında bir sebeple bozar ve mahkeme bu karara uyarsa bozma dışında kalan görev hususu usulü kazanılmış hak oluşturmayacak, yeniden yapılan yargılamada mahkeme tarafların itirazı üzerine ya da kendiliğinden görevsizlik kararı verebilecektir. Ancak temyizde açıkça görev itirazı ileri sürülmüş ve bu husus Yargıtay tarafından nazara alınmamış açık ya da zımnî olarak reddedilmiş ise bu takdirde usulü kazanılmış hak görev konusunda da oluşacak ve yeniden yargılama yapan mahkeme görev konusunda karar veremeyecektir.
II- Yargıtayın bozma kararından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkarılmış olması da usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır. Az yukarıda bahsedilen 09.05.1960 tarihli içtihadı birleştirme kararına göre, içtihadı birleştirme kararları usulü kazanılmış hakka rağmen görülmekte olan davalara da uygulanır. İlk derece mahkemesi usulü kazanılmış hakka aykırı olsa bile yeni içtihadı birleştirme kararına göre karar verecektir.
III- Karar henüz kesinleşmeden geçmişe etkili olarak çıkarılan bir kanun hükmü de usulü kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur. Böyle bir halde de usulü kazanılmış hakka aykırı olsa da yeni çıkarılan ve geçmişe etkili olan kanun hükmünün uygulanması gerekir.
IV- Bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilirse iptal edilen kanun hükmü usulü kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulü kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesinin iptal kararında olacaktır.
V- Usulü kazanılmış hakkın bir diğer istisnası ise kesin hükümdür. Bozmadan sonra usulü kazanılmış hak ile kesin hüküm çelişiyorsa öncelik usulü kazanılmış hak da değil, kamu düzeninden sayılan ve dava şartı olarak re"sen nazara alınması gereken kesin hükümdedir.
VI- Kamu düzenine aykırılık da usulü kazanılmış hakkın istisnalarından bir diğeridir. Gerçekten de kamu düzeninden sayılan bir husus ile usulü kazanılmış hak çelişiyorsa bu halde kamu düzeninden sayılan hâl usulü kazanılmış hakkın önüne geçecektir. Hak düşürücü süre kamu düzeninden sayılmakla hak düşürücü süre söz konusu ise usulü kazanılmış haktan bahsedilemeyecektir.
VII- Nihayet son olarak; Yargıtayın kararı her türlü yorumun, hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında, açıkça ve tartışmasız şekilde başka bir şekilde yorumlanamayacak açıklıkta maddi hataya dayalı ise ve onunla sıkı sıkıya bağlı olduğu halde usulü kazanılmış hak ilkesi uygulanmayacaktır. Yargıtay tarafından dosya kapsamına uygun olmayacak şekilde açık ve tartışmasız bir maddi hata yapılması halinde, bu hata, usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır.
22. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında 13.06.2008 tarihinde, davalı yüklenicinin dava dışı iş sahibinden aldığı Malatya İnönü Kapalı Çarşısının üst izolasyon işinin davacı tarafından yapılmasına dair sözleşme imzalanmıştır.
23. Sözleşmede 3 mm polyester keçe, 4 mm polyester keçe, geotektil keçe kullanılacağı ve işin m2’sinin KDV hariç 10TL olduğu anlaşılmaktadır.
24. Davacı, sözleşme konusu işin tamamlandığını ancak bakiye iş bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, mahkemece keşfen yapılan inceleme sonucu alınan 05.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda iş bedeli 73.600TL olarak belirlenmiş, 09.07.2010 tarihli ek raporda ise yapılan işin bedeli 43.424TL olarak tespit edilmiş, davalının yaptığı 71.000TL ödeme dikkate alınarak davacının alacağının bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece alınan ek rapor dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
25. Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, davacının 15.04.2010 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi de dikkate alınarak, davacı tarafından izolasyon işleminin iki kat yapıldığı gerekçesiyle yapılan işin m2’sinin iki kat izolasyon imalatına göre hesaplanması gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
26. Mahkemece her ne kadar Özel Dairenin bozma kararına uyulmuş ise de, bozma kararından sonra yapılan keşif sonucu düzenlenen 04.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda yerinde yapılan inceleme ve davalı ile dava dışı iş sahibi arasında düzenlenen kesin hesap cetveli de dikkate alındığında, sözleşme konusu işin yerinde bir kez uygulandığı, işin yapıldığı toplam alanın 5416 m2 olduğu tespit edilerek sözleşme gereği iş bedeli 63.908TL olarak tespit edilmiş, davalının yaptığı ödeme miktarı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
27. Her ne kadar Özel Dairece verilen ilk bozma kararında, 05.04.2010 tarihli bilirkişi raporu ve davalı vekilinin 15.04.2010 tarihli rapora karşı itiraz dilekçesindeki beyanı dikkate alınarak, bu alanda izolasyonun iki kat yapıldığının sabit olduğu ve davacı taşeronun iki kat izolasyon bedelinin tamamını isteyebileceği gerekçesiyle karar bozulmuş ise de, davacının 15.04.2010 tarihli dilekçesinde, sözleşme gereği izolasyon işinin iki kat yapılacağı ifade edilmiştir. Burada belirtilen husus, sözleşme uyarınca 3 mm polyester keçe ve 4 mm polyester keçe imalatı yapılmasına ilişkin olup, davacı tarafından işin iki kez yapıldığından söz edilmemiştir.
28. Gerçekten de mahkemece yapılan ikinci keşif sonucu düzenlenen 04.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda izolasyon imalatının yerinde bir kez yapıldığı sabittir.
29. Bu durumda Özel Dairenin 25.05.2012 tarihli ve 2011/5170 E., 2012/3837 K. sayılı kararında yer alan bozma gerekçesi açıkça maddi hataya dayalı olup, davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır.
30. Mahkemece 04.11.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak yapılan imalatın 5416 m2 olduğu belirlenmiş ve sözleşme gereği davacı taşeronun iş bedeli alacağı hesaplanmıştır. Davalı tarafından yapılan ödemeler iş bedelinden indirilerek davacının alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
31. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle onanması gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,
Gerekli ilâm harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.