4. Hukuk Dairesi 2018/5031 E. , 2019/1410 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ...... tarafından, davalılar ...... ve diğerleri aleyhine 21/04/2016 gününde verilen dilekçe ile İİK 89/3"ten kaynaklanan menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 27/02/2017 günlü karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma istenilmekle tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, İİK"nın 89/3. maddesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2018 tarihli yazısı ile hükmün kanun yararına bozulması istenmiştir.
Davacı, ...... Belediye Başkanlığına ait taşınmazda kiracı olduğunu, ...... Belediyesinin borçlu, davalıların alacaklı olduğu ...... 15. İcra Müdürlüğünün 2015/18802 sayılı dosyasından haciz ihbarnameleri gönderildiğini, üçüncü haciz ihbarnamesinin geldiği tarihte belediyenin kira alacağının henüz muaccel olmadığını belirterek ...... Belediye Başkanlığına borcu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, duruşma gün ve saatinin davacı tarafından bilindiği halde 18/11/2016 tarihli duruşmada hazır olmadığı, bu nedenle HMK"nın 150/1 maddesi gereğince dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, yasal süresi içinde davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 08/11/2018 tarihli dilekçeyle; mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalılar hakkında vekalet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması isteminde bulunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 323. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; aynı kanunun 331/3. maddesinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderlerinin davacıya yükletileceği düzenlenmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasında "Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez" hükmü yer almaktadır.
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine rağmen yukarıda anılan kanun maddeleri ile AAÜT"ye aykırı olarak davalılar yararına avukatlık ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu yönlere ilişkin kanun yararına bozma istemi yerinde olup, kararın bozulması gerekir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma isteminin kabulüne; kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ve HMK"nun 363/2 maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere BOZULMASINA 13/03/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalılar hakkında vekalet ücreti yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması istenmiş; Dairemiz çoğunluğunca da talep kabul edilerek hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına temyizin amacı; kesin olarak verilen ya da istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtayca incelenmesini ve buna bağlı olarak kanunların uygulanmasında ülke genelinde birliği sağlamak, karar ve hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından gidermektir. Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yarına temyiz kurumunun konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olacaktır.
26/10/1932 tarihli ve 29/12 sayılı içtihadı birleştirme kararında belirtildiği üzere; kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olan talepler hakkında verilen kararlar ile delillerin değerlendirilmesi ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yarına temyiz konusu olamaz.
Bu durumda; vekalet ücreti şahsi hakka ilişkin olduğundan, mahkemece hükmedilmemiş olan vekalet ücreti konusunda kanun yararına temyiz talebinde bulunulamayacağı, bu nedenle de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan, talebi kabul eden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.