10. Hukuk Dairesi 2015/25031 E. , 2016/9322 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Türkiye ‘de 01.03.1987-31.12.1987 ve 01.07.1995-31.07.1995 tarihleri arası 230 gün 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında çalışması ve 22.06.1991-30.09.1991 tarihleri arası 98 gün 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında çalışması bulunan davacının, 17.04.2013 tarihli başvurusu ile İngiltere’de geçen 06.04.1997-07.04.2012 tarihleri arası süreyi borçlanmak istediği, Kurum tarafından günlük borçlanma bedeli 10,4384 TL esas alınarak 06.04.1997-07.04.2012 tarihleri arası 5402 günlük süre için 56.388,24 TL hesaplanarak borçlanma tahakkuk cetveli davacıya, 15.06.2013 tarihinde tebliği olunduğu, ancak davacının borçlanma bedelini ödemeden 25.12.2013 tarihinde yeniden aynı süreleri borçlanmak istediği, Kurumca yine 10,4384 TL üzerinden hesaplama yapılıp (cetvelde karşılık gelen gün miktarı ve toplam bedel yazmıyor) davacıya 11.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 52.923 TL yi 25.03.2014 tarihinde ödeyerek, 26.03.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından 28.04.2014 tarihli işlem ile ödediği yurtdışı borçlanma primlerinin 4857 güne tekabül ettiği ve yaşlılık aylığı için gerekli 5375 gün bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiği, davacının iş bu dava ile Kurumun tahakkuk cetveline göre yaşlılık aylığı için gerekli yurtdışı borçlanması ödemesini yaptığından bahisle 26.03.2014 tarihli tahsis talebine göre yaşlılık aylığı istediği, Mahkemece, davacının ikinci yurtdışı borçlanmasında eksik ödediği 190 güne karşılık gelen 2.070,28 TL’nin 15.04.2015 tarihinde ödetildiği, ancak 01.04.2014 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin
belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanunun 42"nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanunun 116"ncı maddesinde de yer almakta idi.
Somut olayda; davacının 26.03.2014 tarihindeki tahsis talebinden sonra borçlanma primine ilişkin yanlışlığın farkedilip, 28.04.2014 tarihinde yani 3 aylık makul süre içinde yaşlılık aylığının eksik prim gün nedeniyle reddedildiğinin davacıya bildirildiği, ancak davacının eksik primleri ödeme yoluna gitmediği anlaşıldığından, eksik borçlanma primlerini ödediği 15.04.2015 tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde 01.04.2014 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca davacı tarafından Kuruma yapılan borçlanma kapsamında, davacıya aylık bağlanıp bağlanmadığı dolayısıyla davanın konusuz kalıp kalmadığının da araştırılarak buna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.