2. Hukuk Dairesi 2014/1391 E. , 2014/11521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ :5.11.2013
NUMARASI :Esas no:2010/41 Karar no:2013/326
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, reddedilen maddi ve manevi tazminat istekleri ve ziynet alacağı yönünden; davalı (koca) tarafından ise davacı ve müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kocanın tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de; toplanan delillerden, davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, ailesi ve yakınları ile görüşmesini engellediği,davacı kadının ise ailesinin evliliğine müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, eşine göre davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken; mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi; bu hatalı kusur gerekçe gösterilip davacı kadının maddi (TMK md. 174/1) ve manevi (TMK md. 174/2) tazminat isteklerinin reddedilmesi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup, onun kişisel eşyası niteliğindedir. Davacı kadın, cins ve adetlerini bildirdiği ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerine karşılık fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5000 TL"nin iadesini talep etmiştir. Davalı koca ise verdiği cevap dilekçesinde ziynet eşyalarından, 6 adet 20 gramlık adana burması bileziğin evlilik birliği içerisinde ihtiyaçları için, bileziklerden 3 tanesinin kredi kartı borcu için, 14 ayar künyeli ve küpeli gerdanlık seti ile 3 adet bileziği ise aldığı motosikleti için bozdurduklarını, 7 adet küçük altını gittikleri düğünlerde bir başkasına taktıklarını, bir tanesini de kendi ihtiyaçları için bozdurduklarını beyan etmiştir. Somut olayda kadının rızası ile bozdurulmak ve tekrar iade edilmemek üzere ziynet eşyalarının kocaya verildiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. O halde bozdurularak harcandığı davalı koca tarafından ikrar edilen ve dava dilekçesinde talep konusu edilen ziynet eşyaları yönünden ziynetlerin cins, nitelik ve sayı olarak dava tarihindeki değerlerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle tümü ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.26.05.2014 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu edilen ziynet eşyaları birlik giderlerinin karşılanması için harcanmıştır.
Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesine göre “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” Türk Medeni Kanunu prensip olarak kadın erkek eşitliğini kabul etmiş bu nedenle de “eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacaklarını” hüküm altına almıştır. Öte yandan “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” (TMK. md. 185/3).
Türk Medeni Kanunun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Somut olayda ispat yükünün davalıda olduğuna ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ispat yüküne ilişkin genel kuraldan ayrılmayı gerektirecek bir sebepte bulunmamaktadır.
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir.
Davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur.
Bu sebeplerle hükmün ziynetlere yönelik bölümünün onanması gerektiğini düşünüyorum.