20. Hukuk Dairesi 2014/1053 E. , 2014/3538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Mahallesi 231 ada 133 ve 240 ada 18 parsel sayılı sırasıyla 6.990,953 m2 ve 118.029 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, taşınmazların belli bölümlerine zilyed olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 21/06/2007 tarihli krokide (A) ile işaretli 6069.89 m2 taşınmazın 18 sayılı parselden ifraz edilerek 240 adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tesciline, bunun dışında kalan bölümlerle 231 ada 133 sayılı parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/06/2009 tarih ve 2009/7503 - 9561 sayılı kararı ile 240 ada 18 sayılı parselin (B) ve (C), 231 ada 133 sayılı parselin (D) bölümüne yönelik hüküm onanmış, 240 ada 18 sayılı parselin (A) bölümüne yönelik hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden ve eğiminin % 25 - 30 civarında, üzerinde 15 - 20 yaşlarında hurma ağaçları bulunan zilyedlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşen yer olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de (A) bölümü yönünden yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile; yine, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları, orijinal renkli memleket haritaları ve kesinleşmiş tahdit haritası üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu taşınmazın orman ya da orman içi açıklığı olmadığının anlaşılması halinde, dayanılan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile taşınmaz başında uygulanarak, kapsamı 3402 sayılı Kanunun 20 ve 21.maddelerine göre belirlenmeli, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, sınırda orman olarak kesinleşen taşınmazlar bulunması nedeniyle kayıt miktar fazlası kesimlerin ormandan kazanılmaya çalışıldığı ve süresi ile şekli ne olursa olsun zilyedlikle kazanılamayacağı düşünülmeli,
Dayanılan kaydın taşınmaza uymaması halinde, taşınmazın kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip, taşınmazın hangi bölümüne ait olduğu yazılıp, onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, (A) bölümünün kuzeyinde yeralan yukarıda yazılı taşınmazların tespitleri kesinleşmişse kadastro yolu ile oluşan tapu kayıtları getirtilmeli,
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.] denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 240 ada 18 parsel numaralı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 6069,89 m² yüzölçümündeki kısmının kadastro tesbit tutanağının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçe ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, mahkemece, davacı kişinin davasının kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hüküm yerinde 240 ada 18 nolu parselin tesbitinin iptali yerine, tutanağın iptaline karar verilmesi doğru olmayıp, hâkimin doğru sicil oluşturması kamu düzenini ilgilendirmekte ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2. bendinin 3. paragrafında yer alan “kadastro tesbit tutanağının” ibaresi kaldırılarak, bunun yerine “kadastro tesbitinin” ibaresinin yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.M.U.K."nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 25/03/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.