20. Hukuk Dairesi 2016/14772 E. , 2019/4960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde özetle; ... . köyünde bulunan 591 parsel sayılı taşınmazın tescil harici bırakıldığını, taşınmazın bir kısmının malik sıfatı ile çekişmesiz ve kesintisiz yirmi yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulunduğunu belirterek taşınmazın Medeni Kanunun 713. maddesi uyarınca adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; çekişmeli taşınmazın orman vasfı ile tescil dışı bırakıldığı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesi davanın reddine karar verilmiş, karar davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede; genel arazi kadastrosu işlemi 1961 yılında yapılmıştır. Taşınmazın bulunduğu Yeşilyazı köyünde orman kadastrosu ve 2/B çalışması yapılmamıştır.
Mahkemece eksik incelemeyle usul ve kanuna aykırı olarak karar verilmiştir. Şöyle ki; 4721 sayılı Medeni Kanunun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile .... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve .... Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava konusu edilen yer orman olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmış olduğundan Orman Yönetimi de davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re"sen gözetilmelidir.
Ayrıca tespit harici kalan 591 parselin tamamı 355 hektar 8300 m2 olup, davacının davasının ise toplam 8625,65 m2 yüzölçümlü tek parça taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakla; mahkemece, red kararının gerekçesi olan dava konusu taşınmazın yer aldığı 591 parselin orman vasfı ile tapulama dışı bırakılmasına dair .... Tapulama Mahkemesinin 20/02/1976 tarih, 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı dosyasının taraflarıyla davacı arasında akdi veya yasal halefiyet ilişkisi olup olmadığı,.... Mahkemesinin 20/02/1976 tarih, 1975/38 E. - 1976/14 K. nolu dosyasına konu olan bölümün eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer
olupolmadığı, dolayısıyla .... Tapulama Mahkemesinin kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususlarının birlikte değerlendirilmesinden sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yukarıda anılan hususlar dikkate alınmayarak eksik araştırma ve inceleme neticesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece; taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, dava dilekçesinde bahsedilen tespit harici kaldığı belirtilen 591 parselin, eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer olup olmadığının tespiti için öncelikle, .... Tapulama Mahkemesinin 20/02/1976 tarih, 1975/38 E. - 1976/14 K. sayılı dosyası getirtilmeli, yukarıda izah edildiği şekilde bu dosyadan verilen hükmün davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususları değerlendirilmeli, yine; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, imar planı yapılmış olması halinde ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği ve dava konusu taşınmazın imar planında ne şekilde tespit gördüğü, uygulamanın askı ilan tarihleri ile kesinleştiği tarihin belediye başkanlığından sorulup 1/1000 ölçekli planı getirtilerek ve çekişmeli taşınmazın bu plandaki konumu araştırılmalı, alınacak cevabi yazılar ile araştırılan hususlara ait belge ve tutanaklar ile haritalar temin edilerek dosya içerisine alınmalı, ayrıca eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar
başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına
zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın (40 ve 100 dönüm norm kısıtının) aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.