(Kapatılan)3. Ceza Dairesi 2020/5586 E. , 2020/19421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyetlerine dair
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Özel güvenlik görevlisi olduğunu beyan eden katılan .... ve temizlik görevlisi olduğunu beyan eden ..."nin görev belgelerinin dosya içerisinde yer almadığı, katılan ..."nin özel bir şirkete bağlı olarak çalıştığına dair beyanı da dikkate alınarak, katılanların suç tarihli görev belgelerinin ilgili yerlerden getirtilmesi ve katılan ... yönünden ayrıca özel güvenlik görevlisi olarak çalışabilmesi için 5188 sayılı Kanun"un 10. maddesi uyarınca özel güvenlik eğitimini başarıyla tamamlamış olması ve 11. maddesi uyarınca da Valilikten çalışma izni almaksı zorunlu olup, anılan Kanun"un 23. maddesine göre özel güvenlik görevlisi olduğu kabul edilen katılan ..."nın kendisine karşı işlenen suç nedeniyle kamu görevlisi sayılabilmesi için yukarıda açıklanan koşulları taşıması gerektiği anlaşılmakla, katılanların kamu görevlisi sayılma koşullarını taşıyıp taşımadığı araştırılıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2) Sanığın yargılama konusu eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylemler yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
3) Sanık hakkında her iki katılana karşı hüküm kurulurken, TCK"nin 86/2. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza üzerinden sırasıyla TCK"nin 86/3-c maddesi gereğince (1/2) oranında artırım yapılması, devamında bu ceza miktarı üzerinden TCK"nin 62. maddesi uyarınca (1/6) oranında indirim uygulanması ile sonuç ceza miktarının belirlenmesi gerekirken, TCK"nin 86/2, 86/3-c maddeleri uyarınca doğrudan hükmolunan 1 yıl hapis cezası üzerinden sonuç cezanın tespit edilmesi suretiyle TCK"nin 61. maddesine aykırı davranılması,
4) Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas olabilecek başka bir ilamı bulunmadığı da gözetildiğinde, sanık hakkında tekerrüre esas alınan Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2011 tarih ve 2010/363 Esas - 2011/691 Karar sayılı ilamının, TCK"nin 184/1. maddesine uyan imar kirliliğine neden olma suçuna ilişkin olduğu ve hükümden sonra 18.05.2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7143 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu"na eklenen geçici 16. maddesine göre ""sanığın 31.10.2018 tarihine kadar başvurması ve madde kapsamında belirtilen şartları yerine getirmesi halinde 5237 sayılı TCK’nin 184/5. maddesinde belirtilen, 184/1. maddesinden mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar"" şeklindeki düzenleme karşısında, TCK"nin 2. Ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanığın adli sicil kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan hükümde, Kanun değişikliğinden yararlanma kapsamında bir değerlendirme yapılıp yapılmadığının araştırılarak sonucuna göre, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi lüzumu,
5) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53/1. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 17.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.