Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı G.. G.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ... Köyü 232 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, taşınmazın bir bölümünün kendi zilyedliğinde olduğunu iddia ederek, bu bölümün kendisine ait 200 ada 2 sayılı parsele ilave edilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine, 200 ada 2 sayılı parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.11.1979 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman sınırlandırma çalışması vardır. Dosya kapsamından, dava konusu edilen 232 ada 1 parsel sayılı orman niteliğindeki taşınmaza tutanak düzenlenmediği, daha önceden kesinleşen orman kadastro çalışması nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince 28.12.2009 tarihinde tapu kütüğüne tescil edildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 25/son maddesi gereğince, kadastro mahkemesinin görevi, her taşınmaz hakkında tutanak düzenlendiği gün başlar. Tutanak düzenlenmeyen yerde kadastro mahkemesi görevli değildir. Çekişmeli taşınmazın daha önce kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığı belirlenmiş olmasına göre, dava; kesinleşmiş orman tahdidinin iptaline ilişkin olup, bu tür davalarda görev, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmü gereğince genel mahkemelere aittir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup; taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkemece de her aşamada re"sen gözönünde bulundurulabilir. Bu durumda; mahkemece, davanın görev yönünden reddine ve dosyanın genel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasa girilerek karar verilmiş olması isabetsizdir. Kabule göre de, davalı adına tesbit edilmiş olan 200 ada 2 sayılı parsel hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, bu nedenle, tutanağının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği halde, tarafları açısından kesin hüküm oluşturacak şekilde sicil oluşturulması da doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.