Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı A.. G.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında .. Köyü 232 ada 1 parsel sayılı taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılar, taşınmazın belli bölümlerinin kendi zilyedliklerinde olduğunu iddia ederek, bu bölümlerin kendilerine ait 195 ada 12 ve 196 ada 1 sayılı parsellere ilave edilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine "195 ada 12 ve 196 ada 1 parsellerin tesbit gibi tesciline" karar verilmiş, hüküm davacı A.. G.. tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 05.11.1979 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman sınırlandırma çalışması vardır. Dosya kapsamından, dava konusu edilen 232 ada 1 parsel sayılı orman niteliğindeki taşınmaza tutanak düzenlenmediği, daha önceden kesinleşen orman kadastro çalışması nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince 28.12.2009 tarihinde tapu kütüğüne tescil edildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 25/son maddesi gereğince, kadastro mahkemesinin görevi, her taşınmaz hakkında tutanak düzenlendiği gün başlar. Tutanak düzenlenmeyen yerde kadastro mahkemesi görevli değildir. Çekişmeli taşınmazın daha önce kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığı belirlenmiş olmasına göre, dava kesinleşmiş orman tahdidinin iptaline ilişkin olup, bu tür davalarda görev 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmü gereğince genel mahkemelere aittir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup; taraflarca ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de her aşamada re"sen gözönünde bulundurulabilir. Bu durumda; mahkemece, davanın görev yönünden reddine ve dosyanın genel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasa girilerek karar verilmiş olması isabetsizdir. Kabule göre de, 195 ada 12 ve 196 ada 1 sayılı parseller hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, bu nedenle, tutanaklarının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken tarafları açısından kesin hüküm oluşturulacak şekilde sicil oluşturulması da doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.