10. Hukuk Dairesi 2015/23754 E. , 2016/9291 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, maluliyetin tespiti ile malullük aylığı tahsisine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olayda; davalı Kurum tarafından çalışma gücünün %60 oranında kaybetmediğinin davacıya bildirildiği, davacının Kuruma itirazı üzerine S.S.Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alındığı, alınan raporda çalışma gücünün %60 oranında kaybetmediğinin belirtildiği, yargılama safhasında Mahkemece, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı (Dahili Tıp Bilimleri Başkanlığı/Adli Tıp Anabilim Dalı) rapor alındığı, alınan raporda çalışma gücünün %60 kaybetmediğinin tespiti üzerine, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Maluliyet oranının tespitinde izlenecek yol 506 sayılı Yasanın “Raporlar” başlığını taşıyan 109’uncu maddesinde, (5510/95. madde) bu Kanunun uygulanmasında; sigortalıların sürekli iş göremezlik durumlarının saptanmasında, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, raporları yeter görülmeyen ilgililerin Kurumca yeniden muayene ettirilebilecekleri, ilgililerin durumlarının tespitinde son muayene raporunun esas tutulacağı, yukarıda belirtilen raporlar üzerine, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durumun Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, itiraz halinde Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınacak rapora göre karar verilmeli; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak raporla bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, sigortalının Maluliyet oranı kesinleştirilmeden karar verilmesi hatalıdır.
3-Alınan raporlar doğrultusunda davacının çalışma gücünün %60"nı kaybetmediğinin saptanması durumunda; (1.11.1994-30.8.2014) tarihleri arası 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında 4655 gün sigortalılığı bulunan davacının, malullük aylığı tahsis şartlarının bulunmadığı anlaşılması durumunda, 5510 sayılı Kanunun 28. maddesine göre değerlendirme yapılmalıdır. 5510 sayılı Yasanın 28. maddesinin 5. fıkrasında “Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.” hükmü ile, sigortalı iken çalışma gücünü kaybeden, ancak kayıp oranı 25. madde çerçevesinde malullük aylığı bağlanmasını gerektirir seviyede olmayan sigortalıların yaşlılık aylığı şartları düzenlenmiş bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, Kurumdan tahsis talebinde bulunan davacının, tahsis tarihi ve sonrası itibari ile yaşlılık aylığı tahsisini gerektirecek düzeyde malul sayılmayı gerektirecek hastalık veya özrünün bulunup bulunmadığının tespiti için, öncelikle tüm tedavi evrakının davacıdan ve ilgili kurumlardan sorularak temini ile, 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulundan davacının dava tarihi ve sonrasındaki çalışma gücü kayıp oranı belirlenmeli, anılan Kurul raporlarının Kurum açısından bağlayıcı olduğu gözetilmeli, davacının rapora itirazı halinde, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden rapor alınmalı, raporlar arası çelişkinin bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkileri giderecek şekilde rapor alınarak, davacının dava tarihi ve sonrasındaki çalışma gücü kayıp oranı tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, bu aşamadan sonra, davacının yukarıda zikredilen 28. maddenin 5. fıkrası çerçevesinde yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığı ayrıca irdelenmeli, anılan maddenin 10. fıkrasının hükmü gözetilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.