10. Hukuk Dairesi 2020/7970 E. , 2021/9070 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Mustafa Kemalpaşa Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı, davalı ... ve fer"i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ile fer"i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM :
Davacı 15.09.1993 - 30.06.1998 tarihleri arasında okulların açık olduğu dönemlerde kesintisiz biçimde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davacının 657 sayılı Yasanın 89. maddesi kapsamında ders ücreti karşılığı görev verilen öğretmen statüsünde olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili ,hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne,davacının 1993/Ekim-1998/Haziran yılları arasında toplam 440 günlük çalışması olduğunun ve bu çalışmanın kuruma eksik bildirildiğinin tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, “davacının ücretli öğretmen olarak çalışması, davalı tarafından da davacı adına kısmen bildirim yapılmış ve çalışmalarının kayıt altına alınmış bulunması, ... Çıraklık Eğitim Merkezi tarafından davacının 01.12.1996 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığına ilişkin işe giriş bildirgesi düzenlenerek Kuruma verilmesi ve çalışmanın kesintisiz olarak devam etmesi nedeniyle hak düşürücü sürenin işlediğinden söz edilmesinin mümkün olmaması, özellikle dinlenen dönem bordrosu tanıkları ile davacı tanıklarının, hüküm altına alınan tarihlerde davacının fiili çalışma olgusunu doğrulamaları, ek ders ücret bordroları, ders ve devam çizelgeleri, Kuruma bildirilen hizmet sürelerinin dışlanmış olması, mevcut deliller ve dosya kapsamına göre tespitine karar verilmesi gereken sürenin 440 gün olduğunun anlaşılması, davacının ilk işe girişinin 15/09/1993 tarihi olduğunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde somut ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması” gerekçeleri ile davacı ve davalı ile fer"i müdahil Kurumun istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, işveren kamu kurumu tarafından sigorta primi kesilmediğinden ve davacı adına verilmiş işe giriş bildirgesi bulunmadığından 1993-1996 dönemine yönelik talebin hak düşümüne uğradığını belirterek kararı temyiz etmiştir.
Davacı vekili,bilirkişi tarafından 497 gün olarak hesaplandığı halde mahkemece 440 gün çalışmasının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesindeki, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Söz konusu Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen hakdüşürücü süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde, Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında değerlendirme yapıldığında; davacının, 01.12.1996 ile 13.06.2008 tarihleri arasında davalı ... Bakanlığına bağlı değişik işyerlerinden kısmi bildirimlerinin bulunduğu, 21.06.2008 tarihinden itibaren ise, dava dışı 36573 sicil numaralı Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı işyerinden çalışmalarının hizmet cetvelinde yer aldığı, eldeki davanın 24.06.2015 tarihinde açıldığı, 1993-1996 döneminde davacıya ödenen ücretten gelir ve damga vergisi kesilmesinin de hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı gözetildiğinde, 01.12.1996 tarihi öncesine yönelik hizmet tespiti isteminin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Öte yandan, her ne kadar bilirkişi tarafından 1998 yılı eylül, ekim, kasım, aralık aylarında da ek ders ücret bordrolarında görüldüğü halde Kuruma bildirilmeyen aylık çalışma saatleri olduğu tespit edilmiş ve bir günlük çalışma 7,5 saat hesabı ile bu hizmetler dahil edilerek toplam 497 eksik gün bildirimi olduğu kanaati bildirilmişse de, davacının dava dilekçesinde talebini 15.09.1993 ile 30.06.1998 tarihleri aralığı ile sınırlaması ve mahkemece taleple bağlı kalınarak karar verilmiş olması nedeniyle davacının sonrasına ilişkin talebinin reddedilmesi isabetli bulunduğundan davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Kabule göre de, 1997/ocak döneminde 33 gün,1997/Şubat döneminde 20 gün,1997/mart döneminde 66 gün olarak tespite karar verilen sürelerin ; bilirkişi raporunda da hesaplandığı şekilde 1997/I döneminde 33 gün,1997/II döneminde 20 gün,1997/III döneminde 66 gün olarak anlaşılması gerektiği açıktır.
O hâlde, davacı ve feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...’in muhalefetine karşı, Başkan ... ve Üyeler ..., ... ve ..."ün oyları ve oy çokluğuyla, 28.06.2021 gününde karar verildi.
KARŞI OY
Davacı davalı işyerinde 15.09.1993-30.06.1998 tarihleri arasında çalıştığını ancak kuruma eksik bildirimde bulunulduğunu belirterek 15.09.1993-30.06.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini talep etmiştir. Davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin katılmadığım çoğunluk görüşünce davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiği 1.12.1996 tarihi öncesi süre yönünden talep edilen hizmetlerin hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği bahis ile bozulmuş ise de,
Tüm dosya kapsamı yerel mahkeme ve istinaf gerekçesi ve Hukuk Genel Kurulunun 2014/10-2174 Esas - 2017/307 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 2015/10-3515 esas- 2019/481 Karar sayılı ilamlarında belirtildiği gibi kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmalarda kesintisiz devam etmiş olduğundan, hak düşürücü süre söz konusu değildir. Davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün onanması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.