Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/671
Karar No: 2021/186
Karar Tarihi: 02.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/671 Esas 2021/186 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/671 E.  ,  2021/186 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin reddine ilişkin karar borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine borçlu... Paz. İnş. Nak. Ltd. Şti. (Arı Marketçilik Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti.) yönünden kararın onanmasına karar verilmiş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
    2. Direnme kararı borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. İNCELEME SÜRECİ
    Borçlu İstemi:
    4. Borçlular vekili 25.02.2016 tarihli şikâyet dilekçesinde; Ankara 9. İcra Dairesinin 2014/6791 E. sayılı dosyasında müvekkilleri aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte Kayseri ili Melikgazi ilçesi, Esentepe Mah. 3155 ada, 13 parsel 6, 9, 7, 19, 22, 28 nolu bağımsız bölümler ile 1253 ada, 950 parsel 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin Kayseri 6. İcra Dairesinin 2014/162 Tal. sayılı dosyasında ihale edildiğini, satış ilanının, kıymet takdir raporunun ve ödeme emrinin müvekkillerine usulüne uygun tebliğ edilmediğini, taşınmazların muhammen bedellerinin gerçekteki değerinin yarısı kadar belirlendiğini ileri sürerek taşınmazların ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
    Alacaklı Cevabı:
    5. Alacaklı vekili 27.03.2016 tarihli cevap dilekçesinde; borçlular hakkında başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olduğunu, borçlulara icra emrinin, kıymet takdir raporunun ve satış ilanının usulüne uygun tebliğ edildiğini savunarak şikâyetin reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2016/142 E., 2016/238 K. sayılı kararı ile; Ankara 9. İcra Dairesinin 2014/6791 E. sayılı dosyasında borçluların bilinen adreslerine tebligat çıkartıldığı, tebligatın iade dönmesi üzerine borçlu ... ile ..."nın yerleşim yeri adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığı, borçlu... Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne tebligat yapılamaması üzerine ticaret sicil memurluğunca bildirilen adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligatların yapıldığı, tebligatların usulüne uygun olması sebebi ile şikâyetçilerin bu yöndeki şikayetinin yerinde olmadığı, ayrıca satış ilanının Türkiye genelinde yayın yapan gazetede ilan edildiği, ihalenin de usulüne uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle şikâyetin reddi ile davacıların (şikâyetçilerin) ihale bedelinin % 10’u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 16.06.2016 tarihli ve 2016/14949 E., 2016/17149 K. sayılı kararı ile;
    “…1- Borçlu... Paz. İnş. Nak. Ltd. Şti.’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Şikayetçi borçluların, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek, 19.02.2016 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini talep ettikleri, mahkemece, tebligatların usulüne uygun olduğu ve ihalede usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olması zorunludur.
    Somut olayda, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte, kıymet takdiri raporunun, borçlunun, daha önce icra emri tebliğ edilen "OSB İnecik mahallesi ..../Kayseri" adresine çıktığı ve şirketin adresten taşındığı gerekçesiyle 05.02.2015 tarihinde iade geldiği, bu kez ticaret sicil müdürlüğünden bildirilen "Battalgazi mahallesi Eskişehir caddesi Derebey sokak ...-Kayseri" adresine 18.06.2015 tarihinde TK"nun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, sonrasında satış işlemine geçilerek aynı adrese (sicil adresine) çıkarılan satış ilanının, 09.12.2015 tarihinde Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, borçlu şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olmadan TK"nın 35. maddesine göre sicildeki adrese yapılan kıymet takdiri ile satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olup, anılan borçlu yönünden ihalenin feshi gerekir.
    2- Borçlu ..."nın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21/1. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
    Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesinde; "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkartılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclis üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir" hükmü yer almaktadır. Bu itibarla Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.
    Somut olayda, borçlunun adresine çıkartılan kıymet takdiri raporuna ilişkin tebligatın "..muhatabın adresine gidildi. Adres kapalı olup komşusu görevli İsmail Bozkuş sözlü beyanına göre muhatab geçici süre ile çarşıda olduğundan TK 21 gereği kapısına 2 nolu haber yapıştırılıp muhtarın imzasına tebliğ edilerek sözlü beyanda bulunan komşusuna haber verildi" şerhi ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Beyanı ve ismi alınan komşunun imzası alınmadan veya imzadan çekinme durumu varsa, bu husus tesbit edilmeden tebliğ işleminin tamamlandığı görülmektedir. Bu hali ile tebliğ işlemi, Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesine uygun yapılmadığından usulsüzdür.
    Satış ilanı tebligatının ise; "muhatabın adresinin kapalı olduğu komşu/yönetici/kapıcı Ayşenur Ay sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı TK 21 madde gereğince Esentepe muhtarı ... teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşu, kapıcı, yöneticiye haber verilmiştir." şerhi ile yapıldığı anlaşılmıştır. Muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği tevsik edilmeden, beyanı ve ismi alınan kişinin sıfatı açık ve net bir şekilde belirlenmeden ve imzası alınmadan ya da imzadan çekinme durumu varsa, bu husus tesbit edilmeden tebliğ işleminin tamamlandığı görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği"nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine aykırı olarak yapılan bu tebliğ işlemi de geçersiz olup, adı geçen borçlu yönünden de ihalenin feshi gerekir.
    3- Borçlu ..."nın temyiz itirazlarına gelince;
    Bilinen adrese çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ edilmesi üzerine, Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesi gereğince muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine, tebliği çıkaran mercii tarafından, Tebligat Yönetmeliği"nin 16/2. maddesi gereğince ilgili şerh verilerek, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılır.
    Somut olayda, borçluya gönderilen kıymet takdiri raporu ve satış ilânının, mernis adresine TK"nun 21/2. maddesine göre 27.04.2015-11.12.2015 tarihlerinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. TK"nun 21/2. maddesine göre yapılacak tebligatlarda, tebligat mazbatasının üzerine, çıkış merciince, adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna ve T.K"nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair kaydın düşülmesi zorunlu olup, tebligat mazbataları üzerine, tebliği çıkaran mercii tarafından, T.K."nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği görülmekle, tebliğ memurunun, kendiliğinden tebliğ işlemini T.K."nun 21/2. maddesi uyarınca yapması yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatların usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    İİK"nun 127. maddesine ve Dairemizin süreklilik arz eden içtihatlarına göre, borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
    O halde mahkemece, her (3) borçlu yönünden istemin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    9. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 28.09.2017 tarihli ve 2017/6256 E., 2017/11601 K. sayılı kararı ile;
    “…Sair karar düzeltme istemi yerinde değil ise de;
    Şikayetçi borçluların, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek, 19.02.2016 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini talep ettikleri, mahkemece, tebligatların usulüne uygun olduğu ve ihalede usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, kararın borçlularca temyizi üzerine Dairemizin 16.6.2016 tarih ve 2016/14949 E. – 17149 K. sayılı ilamı ile tüm şikayetçiler yönünden kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğu, alacaklının karar düzeltme talebinde bulunarak, borçlu şirket adına çıkarılan ve önceki aşamalarda dosyada bulunmayan 02.6.2015 tebliğ tarihli kıymet takdiri tebligat mazbatasını sunarak kararın onanmasını talep ettiği görülmektedir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olması zorunludur.
    Somut olayda, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte, kıymet takdiri raporunun, borçlu şirketin ticaret sicil adresi olan "Battalgazi Mah. .... Melikgazi / Kayseri" adresine çıktığı ve şirketin adreste tanınmadığı gerekçesiyle 02.6.2015 tarihinde iade geldiği, bu kez aynı adrese 18.6.2015 tarihinde TK"nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, sonrasında satış işlemine geçilerek aynı adrese (sicil adresine) çıkarılan satış ilanının, 09.12.2015 tarihinde Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, borçlu tarafından, iade gelen 02.6.2015 tarihli tebligata ilişkin olarak herhangi bir iddiada bulunulmamış olması ve 35. madde gereğince yapılan tebligata ilişkin olarak da komşu adının bulunmadığına ilişkin iddiasının anılan maddeye göre yapılacak tebligatta önem arzetmemesi nedeniyle, borçlu şirkete yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğunun kabulü gerekir.
    Bu durumda, mahkemenin şikayetçi borçlulardan Arı ... Ltd. Şti"ne yapılan satış ilanı tebligatının usulüne uygun olduğunu tespit etmesi nedeni ile bu borçlu yönünden şikayetin reddine karar vermesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından, mahkeme kararının adı geçen borçlu şirket yönünden onanması gerekirken, Dairemizce, temyiz aşamasında dosyada bulunmayan tebligat nedeniyle, tüm şikayetçiler yönünden bozulduğu anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir…” gerekçesi ile alacaklı vekilinin karar düzeltme talebinin kısmen kabulüne karar verilerek borçlu... Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden karar onanmıştır.
    Direnme Kararı:
    11. Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 16.01.2018 tarihli ve 2017/774 E., 2018/37 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    12. Direnme kararı süresi içinde borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikâyetçi borçlular ... ve ...’ya yapılan satış ilanı ve kıymet takdir raporuna ilişkin tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre ihalenin feshinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    A. Borçlu... Paz. İnş. Nak. Ltd. Şti. (Arı Marketçilik Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti.)’nin temyizi yönünden;
    14. Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gereken bir şarttır.
    15. Mahkemece şikâyetin reddine ilişkin verilen ilk karara karşı temyiz isteminde bulunan borçlu... Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden karar Özel Dairece onanmıştır. Bu durumda mahkemece verilen ilk karar borçlu... Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden kesinleşmiştir. Bu nedenle kesinleşen hususlara ilişkin yeniden temyiz isteminde bulunulmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
    16. O hâlde temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
    B. Borçlu ...’nın temyizi yönünden;
    17. İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 127. maddesi uyarınca satış ilanının bir suretinin borçluya tebliğ edilmesi zorunludur (Arslan, R.: İcra İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara 1984, s. 91). Aynı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrası ile 57. maddesinin 1. fıkrasına göre icra işlerinde tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu (TK) ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (Yönetmelik) hükümlerine göre yapılır.
    18. Somut olayda borçlu ...’ya satış ilanının ve kıymet takdir raporunun Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir.
    19. Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinin 1. fıkrası;
    “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
    20. Madde bu şekliyle iki hâli birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Tebligat görevlisi tarafından belirtilen adrese gidildiğinde adresin doğru olduğu ancak muhatap ya da muhatap adına tebliği almaya yetkili diğer kimselerin adreste bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde tebliğ imkânsızlığı, adreste bulunan kimseler tarafından tebliğ evrakının kabulden kaçınılması hâlinde ise tebellüğden imtina söz konusu olur. Mernis adresi şerhi verilerek yapılan tebliğler (TK. m. 21/2) hariç, muhatap ya da muhatap adına tebliği almaya yetkili diğer kimselerin adreste bulunmaması veya tebellüğden kaçınılması hâlinde tebliğ işlemleri Tebligat Kanunu’nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1 ve 35/f. maddelerinde öngörüldüğü şekilde yapılmalıdır. Aksi hâlde tebligat usulsüz olur (Muşul, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 347-348).
    21. Muhatabın ya da muhatap adına tebliği almaya yetkili diğer kimselerin adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrası;
    “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    22. Tebligat Kanunu"nun "Tebligat mazbatası" başlıklı 23. maddesinde, tebliğin mazbata ile tevsik edileceği belirtildikten sonra bu mazbatanın ihtiva etmesi lazım olan hususlar düzenlenerek, 7. bendinde; "21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi" nin tebligat mazbatasına yazılması zorunlu kılınmış, benzer şekilde Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi" başlıklı 35/1-f maddesinde "30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi hâlinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığını, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebi" nin tebligat mazbatasına yazılacağı hüküm altına alınmıştır.
    23. Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Burada tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu"nun 23/7 ve Yönetmeliğin 35/1-f bendi gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır.
    24. Muhatap veya yerine tebligat yapılacak kimseyi bulamayan tebligat memuru, önce o kimsenin sürekli mi geçici mi o adreste bulunmadığını ve bulunmama sebebini doğru şekilde araştırmakla yükümlüdür. Bu araştırma, özellikle muhatabın geçici belirli bir süre mi, yoksa tamamen mi adresten ayrılmış olup olmadığını tespit bakımından önemlidir. Böyle bir araştırma yapmadan ve bunu tutanağa geçirmeden, bir tebligat yöntemi belirlemek mümkün ve doğru değildir. Zira, muhatabın adreste geçici olarak bulunmaması ile tamamen ayrılmış olması hâlinde izlenecek tebligat usulü birbirinden farklıdır (Hanağası, E./Özekes, M.: Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Eskişehir 2017, 3. B., s. 120).
    25. Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi hâlinde ancak; maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti hâlinde ise Yönetmeliğin 30. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
    26. Tebliğ tutanağında; beyanına başvurulmuş olup da isim ve imzadan imtina etmiş komşunun ad ve soyadının belirtilmemesi, haber bırakılan komşunun isminin, kim olduğunun, imzadan imtina edip etmediğinin tebliğ memuru tarafından tutanağa yazılıp imzalanmaması hâlinde tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu’nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Kanunu Yönetmeliğinin 30/1. maddesine hükümlerine göre usulsüz olur (Muşul, s. 359).
    27. O hâlde, tebliğ memurunun Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat yapabilmesi için önce muhatap tebliğ evrakında belirtilen adreste oturmakla birlikte posta dağıtım saatinde muhatap veya muhatap adına kendisine tebliğ yapılacak kimseden hiçbirinin gösterilen adreste bulunmadığını, adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve posta dağıtım saatinden sonra adrese döneceğini tahkik ve tevsik etmelidir. Adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta amir veya memurlarından adreste bulunmama nedenini öğrenerek bu durumu tebliğ tutanağına yazıp altını beyanda bulunan kişiye imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde de bu durumu tebliğ mazbatasına yazarak kendisinin imzalaması gerekir. Daha sonra tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde yazılı kişilerden birine imza karşılığı, tebliğ ettikten sonra tebellüğ edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gereklidir (TK. m. 21, Yönetmelik m. 31/1-a). Bu bildirimin amacı muhatabın tebligatının olduğu ve bu tebligat evrakının kime teslim edildiği hususunda muhataba haber verilmesini sağlamaya yöneliktir (Ruhi, A.C., Tebligat Hukuku, 2013, s. 595).

    28. Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre, yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
    29. Hemen belirtilmelidir ki, tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.
    30. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.
    31. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlu ...’ya kıymet takdir raporunun “…muhatabın adresine gidildi. Adres kapalı olup komşusu görevli İsmail Bozkuş sözlü beyanına göre muhatap geçici süre ile çarşıda olduğundan TK 21 gereği kapısına 2 nolu haber yapıştırılıp muhtarın imzasına tebliğ edilerek sözlü beyanda bulunan komşusuna haber verildi…" şerhi ile 05.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Beyanı ve ismi alınan komşunun imzası alınmadan veya imzadan imtina durumu varsa, bu husus tespit edilmeden tebliğ işlemi tamamlandığından, Yönetmeliğin 30/1. maddesine uygun yapılmayan tebliğ işlemi usulsüzdür.
    32. ...’ya satış ilanının; “Muhatabın adresi kapalı olduğu komşu/yönetici/kapıcı Ayşenur Ay sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü/imzalı beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı TK 21. madde gereğince Esentepe Mah. Muhtarı ... ….. tarihinde teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış en yakın komşu/kapıcı/yöneticiye haber verilmiştir.” şerhi ile 07.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği tespit edilmeden, beyanı ve ismi alınan kişinin sıfatı açık bir şekilde belirlenmeden ve imzası alınmadan ya da imzadan imtina durumu varsa bu husus saptanıp tevsik edilmeden ve 2 nolu ihbarname kapıya yapıştırılması işleminden hangi komşunun haberdar edildiği belirtilmeden yapılan tebliğ işlemi Tebligat Kanunu"nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Yönetmeliğinin 30/1 ve 35/1-f. maddeleri hükümlerine aykırı olduğundan usulsüzdür.
    33. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu nedenle borçlu ...’nın ihalenin feshi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.
    C. Borçlu ...’nın temyizi yönünden;
    34. Somut olayda borçlu ...’ya satış ilanının ve kıymet takdir raporunun Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir.
    35. Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır.
    36. Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrası “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılr…” şeklindedir.
    37. Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası "…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. Yönetmeliğin 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir…" hükmünü, 23/8. maddesi ise “…tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı…” hükmünü içermektedir.
    38. Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesine, 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" düzenlemesi yer almaktadır.
    39. Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunun kanun ve yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir (Muşul, s. 409). Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrasına göre adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası uyarınca aynı Yönetmeliğin 79. maddesinin 2. fıkrasına göre açık mavi renkte bastırılan tebligat zarfına, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmesi gerekir. Yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memuru başkaca bir adres araştırması da yapamayacaktır.
    40. Somut olayda ise; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlu ...’nın hesap kat ihtarı tebliğ edilen ve takip talebinde gösterilen .../Kayseri adresine çıkarılan icra emri tebliğin “Muhatap gösterilen adresten soruldu. Taşınmış yeni adresi bilinmiyor” şerhi ile 02.04.2014 tarihinde iade edilmesi üzerine alacaklı vekilinin borçlunun mernis adresi olan “Mevlana Mah. ...Talas/Kayseri” adresine icra emrinin ve kıymet takdir raporunun tebliğ edilmesini talep ettiği, borçlunun mernis adresine çıkarılan kıymet takdir raporu tebliğinin “muhatap adresten taşınmış olup, açık adresi bilinmiyor” şerhi ile 05.02.2015 tarihinde iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine kıymet takdir raporunun borçlunun mernis adresine tebliğe çıkarıldığı ancak tebligat evrak üzerinde tebliği çıkaran merci tarafından muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memurunun kendiliğinden Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesini uyguladığı ve kıymet takdir raporunun 27.04.2015 tarihinde borçluya tebliğ edildiği görülmektedir. Kıymet takdir raporu tebliği bu hâli ile Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi ile Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre usulsüzdür.
    41. Borçlu ...’ya çıkarılan satış ilanına ilişkin tebligat evrakı üzerinde tebliği çıkaran merci tarafından muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memurunun kendiliğinden Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesini uygulayarak 11.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Satış ilanı tebliği bu hâli ile Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi ile Yönetmeliğin 16/2 ve 23/8. maddelerine göre usulsüzdür.
    42. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu nedenle borçlu ...’nın ihalenin feshi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.
    43. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    44. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- (A) bendinde (§14-16) açıklanan nedenlerle... Pazarlama İnşaat Mobilya Kapı San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
    2- (B) ve (C) bendinde (§17-43) açıklanan nedenlerle borçlular ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi