10. Hukuk Dairesi 2015/22955 E. , 2016/9260 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalılara ait konutta ev işlerinde yardımcı olarak 20.09.1989-19.10.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, ilk kez verilen kısmen kabul kararından sonra Dairemizin 15.01.2013 günlü ve 2012/24361 Esas, 2013/108 Karar sayılı ilamıyla Mahkemece yapılan araştırmanın eksik araştırmaya dayalı olması nedeniyle bozulduğu, ardınadan mahkemece ilk karar direnilmesi ile Hukuk Genel Kurulunca da kararın Dairemiz ilamına uyulması gerekirken uyulmaması nedeniyle bozulduğu anlaşılmakta olup, Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı
kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenlik hakkının kamusal etkisi dikkate alındığında, sigortalılığın tespitine yönelik bu tür uyuşmazlıkların özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunluluğu mevcuttur.
Bu tür davalarda aslen tespit isteyen davacının fiili çalışmalarının mahkemece öncelikle yazılı delil varsa yazılı delille, yok ise dinlenecek bordrolu ve emniyet veya zabıta aracılığıyla tespit edilecek tarafsız nitelikteki komşu işveren ve işyeri tanıkların dinlenilmesi suretiyle sonuca varılması gerektiği Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarındandır.(YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E -2011/366 K sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E–2011/552 K sayılı ilamları)
Davaya konu somut olayda da, davacının 20.09.1989-19.10.2011 tarihleri arasında davalılara ait villada ev hizmetleri işinde çalıştığını iddia etmesi karşısında, öncelikle davacının talebine konu bu çok uzun sürede sosyal sigortadan ve özellikle sağlık sigortasından ne şekilde faydalandığı, bu kadar uzun bir sürede sigortasız çalıştırılmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi, ayrıca davacının ve eşinin ikametinin hangi tarih itibari ile başladığı ve davacının eşinin 20.02.2008 tarihinde adresini taşıdığına dair nakil bildiriminin dikkate alınması ile bu tarihten sonra 08.06.2010 tarihine kadar işyerinde çalışmalarının bulunup bulunmadığı, davacının eşinin işinin ne olduğu ve sigortalı bildirimlerinin ve sigortalılık kaydının davalı kurumda bulunup bulunmadığı, davalıların oturduğu yere yakın adreslerin kollukça tespiti ile komşu adreslerde oturanlardan tarafsız nitelikte olacak yeterli sayıdaki kişilerin tespiti ile ifadelerine başvurulması sonucunda çalışma iddiası bakımından öncelikle davacının davalılar adına alışveriş yapıp yapmadığı, buna dair elinde kayıt bulunup bulunmadığı, ile resen araştırma ilkesi çerçevesinde, yazılı delil araştırması yapılmalı, bu kapsamda davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde nerede ikamet ettiği ile eşi ile aynı apartmanda çalışıp çalışmadığı, yapılan yargılama ile toplanan tüm delillere göre hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken Bozma ilamımız kapsamında yeterli araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ve ..."a iadesine, 06.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.