20. Hukuk Dairesi 2017/196 E. , 2019/4951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli.... 146 ada 111 parsel sayılı taşınmaz, 24.297,00 m2 yüzölçümü ile bahçe niteliğiyle ... adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... Yönetimi vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 1951 yılı kesinleşmiş orman tahdit haritası kapsamı içerisinde yer aldığı, hali hazır durumunun orman olduğu belirtilerek dava konusu taşınmazın orman sınırlarında kalan kısımlarının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece; 1976 orman tahdidine göre davaya konu taşınmazın 23.255 m2"lik kısmının orman tahdit sınırları içinde kaldığı anlaşılmış olup orman sayılan yerin her nasılsa özel mülkiyet niteliği ile sicile geçirilerek hakkında kayıt oluşturulması yolsuz tescil olmakla, Devlet ormanlarında özel mülklerine bağlı olduğu yasa hükümleri uygulanamaz. Davaya konu taşınmazın daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu halde arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan hata ile ikinci kadastro yapıp yolsuz sicil oluşturması durumunda ikinci kadastronun 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1 maddesi hükmüne göre bütün sonuçlarıyla hükümsüz kalması nedeni ile malikine mülkiyet hakkı kazandırmaz. Bu durumda TMK"nın 1025. maddesi gereğince tapu hiçbir süreye bağlı kalmadan iptal edilebilir. Bu durumda 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulama olanağı da bulunmamaktadır (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/4275-7118 E. ve K. sayılı İçtihadı). Bu nedenlerle, Devletin hüküm ve tasarrufa altındaki ormanların özel mülkiyete konu edilemeyeceği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne; davaya konu taşınmaz olan.... 146 ada 111 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 20/06/2015 tarihli ek raporuna ekli krokide belirtilen (A) harfi ile gösterilen 23.255 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, krokide (B) harfi ile gösterilen 1042 m2"lik kısmın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmakla davalı üzerinde bırakılmasına, krokili bilirkişi ek raporunun karara eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davaya konu taşınmazın orman olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili davasıdır.
çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1976 yılında 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde çalışmalarının yapıldığı 23.09.1976 tarihinde ilan edildiği itirazlar üzerine komisyon kararının 25.01.1980 tarihinde ilan edildiği ve kesinleştiği belirlenmiştir.Genel arazi kadastrosu 1997 yılında yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hükme yeterli değildir. Şöyle ki; temyize konu dosyadaki davalı ve 146 ada 111 parsel ile ilgili olarak 6831 sayılı Kanunun 93 -1, 93- 2, 93- 3 maddeleri gereği cezalandırılması için dava açılmış olup ilgili ceza davasında alınan bilirkişi raporunda 24.297,00 m2 yüzölçümündeki 146 ada 111 parselin 14.359,00 m2"lik kısmının kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Dosyada mevcut 2014 tarihli orman ve fen bilirkişi raporlarında ise dava konusu taşınmazın 22.921,00 m2"lik kısmının kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde yer aldığı vurgulanmıştır. Öte yandan mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise 23.255,00 m2"lik alanın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde yer aldığı belirlenmiştir. Dosyada bulunan farklı bilirkişilerden alınan raporlarda dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde kalan kısım hakkında çelişkiler olduğu anlaşılmakla mahkemece farklı bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınması ve çelişkilerin giderilmesi gerekirken hükme dayanak alınan rapor bu haliyle yetersiz ve çelişkili olup, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece öncelikle yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon, 2. madde ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanakları ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği ve orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ilgili yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen ....ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastrosu, aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma işlemlerindeki konumları, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma ve düzeltme haritalarındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma işlemine ilişkin harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.