3. Hukuk Dairesi 2016/7679 E. , 2017/16421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, düğünlerinde 35 adet bilezik, 1 adet altın kemer, 3 adet taşlı yüzük, 5 adet cumhuriyet altını, 1 tane yarımlık, 2 adet takı seti, 4 adet yüzük ve 31 adet çeyrek altın takıldığını, kendisinin sadece bir adet künye ve kolye ile baba evine geldiğini, ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, takıların bir kısmı ile davalının kendisine araba aldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile düğünde takılan ziynet eşyalarının bedeli olan 5.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; boşanma davasının 2012 yılında kesinleşmiş olduğundan zamanaşımı itirazında bulunarak düğünde takılan altınların bir kısmını davacının bozdurduğunu, bir kısmını da yanında götürdüğünü,davacının iddia ettiği aracı kendisinin birikimleri ve babasının katkısıyla aldığını, davacıdan araç için altın almadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davalı adına trafikte kayıtlı araç bulunmadığı ve davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
I- Dava; ziynet eşyalarının bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlamakla yükümlüdür.
Öte yandan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de
mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
Somut olayda; davalının evlilik birliği içinde araç aldığı kendisinin kabulündedir.Diğer taraftan dinlenen davacı tanıklarından ... beyanında; "...davacının babasının evine geldiğinde dedesinin taktığı künyelerin kolunda olduğunu, boynunda ince zincir ucunda bir kolyenin olduğunu, set olmayıp alyansının ve küpesinin olduğunu, davacının el öpmeye geldiğinde bir doblo arabayla geldiklerini, altının bir kısımıyla doblo araba alındığını davalının annesinin söylediğini..."; davacı tanığı ... beyanında;".. davacıyı baba evine geldikten on beş- yirmi gün sonra gördüğünü, gördüğünde takısı olmadığını, evlendikten 25-30 gün sonra ... el öpmeye geldiklerinde kendisinin evine kango ya da doblo arabayla geldiklerini, ziynetlerle araba alındığını, bir kısım ziynet eşyasının kaldığını davacı ve davalının söylediğini, ancak kaç tane olduğunu neyin kaldığını söylemediklerini.." davacı tanığı...Kaplan beyanında;"... tarafların düğünden sonra ertesi gün ..."e gittiklerini, davacının altınlarının satıldığını, davacının kendisine bir araba aldığını, Kango ya da Doblo araba alındığını davacının anne ve babasının da söylediğini, davacının ... geldiğini haber aldıktan birkaç dakika sonra evlerine gittiğinde davacının, kolunda bir ince zincir, bir yüzük bir de küpeleri olduğunu, ziynetlerinin olmadığını, zaten daha önceden araba alındığını öte beri için harcandığını bildiğini..." beyan etmişlerdir.
Hal böyle olunca mahkemece bu tanık beyanları ve davalının araca ilişkin beyanı gözetilerek inceleme, araştırma yapılmalı gerektiğinde bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.