5. Ceza Dairesi 2018/14160 E. , 2019/3614 K.
"İçtihat Metni"Görevi kötüye kullanma ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/07/2016 tarihli ve 2015/121589 soruşturma, 2016/48961 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair merci İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 24/08/2016 tarihli ve 2016/3565 Değişik iş sayılı Kararının;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda, şüpheli ..."ın taraflı davrandığı, tanıklara baskı uyguladığı ve müşteki aleyhine delil ürettiği yönündeki iddiaların müştekinin kendisiyle ilgili soruşturmada savunmaya yönelik olarak değerlendirildiği, bu hususun yargılandığı mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair hakkındaki açılan soruşturmada görev yaptığı ve müşteki ve oğlunun soyut iddiaları dışında delil bulunmadığı, şüpheli olan diğer polis memurlarının savunması ve bu kapsamda toplanan deliller dikkate alındığında şikayete konu uzmanlık raporunun dosyaya geç girmesi ile ilgili bir kusurlarının bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Müşteki vekilinin, müvekkilinin ifade verdiği sırada soruşturmada görevli komiser ..."ın müvekkiline yönelik tehditte bulunduğu, yine müvekkilin oğlu ve gelinine de müvekkil olan ... aleyhine ifade vermeleri hususunda tekliflerde bulunduğu ve müvekkil aleyhine başlatılan soruşturmayla ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen uzmanlık raporunun istenildiği, ancak polis memuru olan şüpheliler ... ve ..."un uzmanlık raporlarını kasıtlı olarak savcılığa geç getirdikleri yönündeki beyanları, soruşturma aşamasında tanık ..."in komiser ..."ın kendilerine yönelik olarak "...bittiniz artık siz babana artık birinin dur demesi lazım gerekeni yapacağım baban bir daha gün yüzü görmeyecek dediğini daha sonra gizli tanık ol baban az ceza yesin ben size yardımcı olmaya çalışacağım biz sizi koruruz", "kemikleri bulduk, mahzeninizi bulduk bakalım bundan sonra ne yapacaksınız bittiniz, hepinizin sonu geldi" şeklinde beyanlarının olduğu, yine tanık ..."in de şüpheli ..."ın "her şeyi senin ve çocukların için yapıyoruz, bu adama birilerinin dur demesi lazım, ne yapmışsa kimse buna bir şey dememiş çok leşi var, en sonra eski eşini ve
onun kocasını öldürdü, cesetleri de sizin yazlığın havuzunun altında bulundu, bundan senin de haberin varmış sıra size geldi, seni ve çocuklarını da ortadan kaldıracak, ama sen ifade verirsen seni devlet korumasına alırız" şeklinde beyanlarda bulunduğunu bildirdiği, bu kapsamda müştekinin beyanları ile tanık beyanlarının uyumlu olduğu,
Şüpheliler ... ve ..."un ifadelerinde ise uzmanlık raporunun kendilerine gelmesi üzerine ilgili dosyaya eklenmesi amacıyla adliyeye gittikleri, dosyaya bakan ilgili savcının adli tatilde olduğunun söylendiği, diğer savcıların ise raporu almaktan imtina ettiklerinin söylendiği, bunun üzerine adli tatil sonrası birkaç kez daha adliyeye gittikleri, ancak ilgili Cumhuriyet savcısının rapor ve mazeret izni aldığını öğrendikleri, izin bitimi sonrasında da raporu teslim ettiklerini bildirmeleri karşısında, uzmanlık raporunu teslim etmek üzere adliyeye gidildiği sırada ilgili Cumhuriyet savcısının adli tatile çıkması üzerine diğer savcıların anılan raporu kabul etmekten imtina ettiği hususunun gerçeklikten uzak olduğu, en azından nöbetçi savcılardan birinin bu belgeyi kabul edeceği, kaldı ki belgenin alınmasından imtina ettikleri hususunun kabul edilmesi halinde de, şüpheli polis memurlarının, belgeyi almaktan imtina eden Cumhuriyet savcısının ve görevli zabıt katiplerinin de imzalarının da yer aldığı bir tutanak düzenlemesinin gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, soruşturma dosyası kapsamına göre mevcut delillerin şüpheliye atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirilmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 13/12/2018 gün ve 94660652-105-34-12377-2018-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdi kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 24/08/2016 tarihli ve 2016/3565 Değişik iş sayılı Kararın CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin mercince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE, 27/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.