Hukuk Genel Kurulu 2021/19 E. , 2021/181 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili 06.02.2013 harç tarihli dava dilekçesinde; davacıların desteği Gülriz Coşkun’un davalı şirkete zorunlu trafik sigorta poliçesiyle sigortalanan aracı sevk ve idare ederken meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, davacıların destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla talepte bulunduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 1.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini davacı ... için 133.485,38TL, davacı Batuhan Coşkun için 3.867,00TL’ ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 01.03.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili nezdinde trafik sigortasının bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazada vefat eden şahsın sigortalı aracın sürücüsü olup sürücünün kusurunun hak sahiplerine yansıtılmamasının mümkün olmayacağını, desteğin kusurunun tıpkı zarar görenin kusuruymuş gibi tazminatta indirim sebebi teşkil etmesi gerektiği, davacı tarafın davadan önce müvekkili şirkete müracaatı bulunmadığından temerrüt oluşmadığından faiz isteminin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.03.2016 tarihli ve 2014/1374 E., 2016/164 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarihli ve 2011/17-787 E., 2012/92 K. sayılı kararında destekten yoksun kalma zararının mirasçılık sıfatına bağlı olmaksızın salt işletenin desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayandırıldığı, netice olarak sürücü murisin olayda 8/8 oranında kusurlu olduğu belirlense dahi bu görüşten hareketle, davalı ... şirketinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91/1 ve 85/1. maddesinde belirtilen işletenin kusurundan dolayı üçüncü kişilere vermiş olduğu zarar kapsamında, destekten yoksun kalma tazminatını da poliçe kapsamında işletenden dolayı sorumluluğu üstlenen sigorta şirketinin üstleneceği, mahkemece Hukuk Genel Kurulu kararındaki görüşün benimsendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı ... yönünden 133.485,38TL, Batuhan Coşkun yönünden 3.867,00TL olmak üzere toplam 137.352,38TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 05.03.2019 tarihli ve 2016/6992 E., 2019/2521 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A-1.maddesindeki, “Sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde düzenlemesi karşısında, araç işleteni olan (sigortalı) davacı Fehmettin Coşkun"un, kendisinin üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğunu teminat altına alan davalı ... şirketinden tazminat talep edemeyeceği gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli ve 2019/876 E., 2020/321 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; aracın işleteni olan (sigortalı) davacı ..."un sürücü olan desteğinin tek taraflı trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle aracın sigorta şirketi olan davalıdan (kendi sigorta şirketinden) destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Diğer sigorta türlerinde olduğu gibi sorumluluk sigortalarında da kural olarak sözleşme serbestîsi ilkesi geçerlidir. Ancak, kamu yararını gözeten kanun koyucu birtakım sorumluluk sigortalarının yapılmasını tarafların iradesine bırakmamış bu konularda özel düzenlemeler yapmıştır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesinin 1. fıkrası ile de kamu yararı ön planda tutularak, yaptırılması zorunlu tutulan sorumluluk sigortalarının, özel kanunlardaki özel hükümler de saklı tutularak, sigorta şirketlerinin çalışma alanı kapsamında kalanlar bakımından bu tür sigorta sözleşmelerini yapmakla sigorta şirketleri zorunlu ve yükümlü tutulmuştur (Ulaş, I.:Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s. 873). Aynı konuya ilişkin bu yükümlülük 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1483. maddesinde de yinelenmiştir.
13. “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” ise KTK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiş ve “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Nitekim Kanun’un 91. maddesi ile de işletenlerin, bu maddeye göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunluluğu getirilmiştir. Burada işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla birlikte, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu ise, akdi (sözleşmesel) niteliktedir. Söz konusu akdi ilişki, işleten ile onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu (trafik) sigortacısı arasındadır.
14. Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar aynı Kanun’un 92. maddesinde tahdidi olarak sayılarak, a bendinde; “İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” sigorta teminatı kapsamı dışında bırakılmıştır. Vurgulamakta yarar vardır ki, bu hüküm işletenin eyleminden sorumlu olduğu kişilere yönelik kendi zararına dayalı talepleri noktasında önem arz etmektedir. Kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere göre, salt sigorta şirketinin dava edildiği ve üçüncü kişinin zararının söz konusu olduğu durumlarda bu hükmün uygulama alanı bulamayacağı açıktır. Nitekim aynı ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.11.2013 tarihli ve 2013/17-72 E., 2013/1558 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2017/1718 E., 2021/180 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
15. Kazanın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” hükmüyle sözleşmenin kapsamı ve amacı net olarak belirlenmiş, tazminat kapsamında kalan hususlar da A-6. maddede sayılarak “İşleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri” sigorta teminatı kapsamı dışında bırakılmıştır.
16. Görüldüğü gibi, karayolları zorunlu mali mesuliyet sigortasında, sigorta ettirenin zarar verdiği kişi, sigorta sözleşmesinin tarafı olmadığı hâlde bu sigortadan yararlanmaktadır (Karasu, R: Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, Ankara 2016, s. 23). Zira zorunlu trafik sigortası motorlu araç işleteninin KTK’nın 85/1. maddesinde yer alan üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu belirlenen limitler dâhilinde üstlenir. Bu nedenle zarar görenler, bu zararın giderilmesi amacıyla, araç işletenine karşı KTK hükümlerine göre başvuru hakkına sahip değilse, zarar verene ait aracın trafik sigortacısına da başvuramayacaktır. İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri sigorta teminatı kapsamına dâhil değildir.
17. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; aracın işleteni olan (sigortalı) davacı ..."un sürücü olan desteğinin tek taraflı trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle aracın sigorta şirketi olan davalıdan (kendi sigorta şirketinden) destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağından davacı ... tarafından açılan davanın reddi gerekmektedir.
18. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
19. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
20. Öte yandan, her ne kadar gerekçeli karar başlığında dava tarihi 06.02.2013 yerine 29.09.2014 olarak gösterilmiş ise de, bu yanlışlık mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.