Esas No: 2018/1383
Karar No: 2020/6724
Karar Tarihi: 31.12.2020
Danıştay 4. Daire 2018/1383 Esas 2020/6724 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1383
Karar No : 2020/6724
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Kağıt Ürünler Ambalaj İmalat San ve Tic Ltd Şti
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına sahte fatura kullandığından bahisle tekerrür hükümleri uygulanarak vergi ziyaı cezalı olarak re'sen tarh edilen 2010/ Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık dönemleri katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; uyuşmazlık konusu dönemde davacının fatura aldığı Davutpaşa Vergi Dairesi mükellefi ... hakkında düzenlenen 22/10/2015 tarih ve ... sayılı Vergi Tekniği Raporu'nun değerlendirilmesinden, ...'ın 2010 yılında yapılan yoklamalarda baskı makinalarının olduğu, çalışan işçisinin bulunduğu, beyannamelerini verdiği anlaşılmış olup, mükellefin sahte fatura düzenlediği yönünde gerekli ve yeterli tespit içermeyen rapora dayanılarak mükellef tarafından davacıya düzenlenen faturalarda yer alan katma değer vergisi indiriminin reddi suretiyle davacı adına yapılan tekerrür artırımlı vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Raporda ve savunma dilekçesinde yer verilen bilgiler dikkate alındığında, ilk derece mahkeme kararında adı geçen mükellefin sahte fatura ticareti yapmak amacıyla tesis ettirilen paravan bir mükellefiyet olduğu ve sahte fatura organizasyonunun parçası olduğunun ispatlandığı, davacının ilgili firmadan edindiği faturaların sahte olduğunun açık olduğu, bu nedenle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da zorunludur.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu dönemde davacının fatura aldığı Davutpaşa Vergi Dairesi mükellefi ... hakkında düzenlenen 22/10/2015 tarih ve 2015-A-4239/33 sayılı Vergi Tekniği Raporunda mükellefin sözlük, kitap, ansiklopedi vs. basım hizmetleri faaliyetiyle iştigal etmek üzere 19/07/2010 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, bilinen adreslerinde bulunmaması ve yeni adresinin de tespit edilememesi sebebiyle mükellefiyetinin 30/09/2011 tarihinden itibaren re'sen terk ettirildiği, daha sonra belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda çay, kahve, kakao ve baharat perakende ticareti faaliyetiyle iştigal etmek amacıyla 19/06/2013 tarihinde yeniden mükellefiyet tesis ettirmiş olduğu, ancak bilinen adreslerinde bulunmaması ve yeni adresinin de tespit edilememesi sebebiyle mükellefiyetinin 31/07/2013 tarihi itibariyle yeniden re'sen terk ettirildiği, 18/08/2010 tarihli açılış yoklamasında işyerinin 150 m2 olduğu, matbaa ve basım işleriyle iştigal edeceği, işyerinde 1 adet frankeptel 40x56 numaratör ve kesim makinesi, 1 adet 57x82 kesim ve baskı makinesi ve büro malzemelerinin bulunduğu, işçisinin olmadığı, belirtilen adreste faaliyet sürdüren başka mükellefin bulunmadığı, 04/10/2010 tarihli yoklamada anılan adreste matbaa, baskı ve kesim işi yapıldığı, çalışan 1 işçisinin bulunduğu, işyerinde 1 adet baskı makinesinin bulunduğu, muhasebe işlerinin serbest mali müşavir tarafından yürütüldüğü, 16/05/2012 tarihli yoklamada, mükellefin ilgili adreste bulunmadığı, belirtilen adreste 2011 yılı Kasım ayının başından itibaren başka bir kişinin faaliyette bulunduğu, ilgilinin mükellefi tanımadığı, 29/01/2013 tarihli yoklamada, mükellefin adreste tanınmadığı, belirtilen adreste 01/11/2011 tarihinden itibaren ...'nun faaliyet gösterdiği, 02/07/2013 tarihinde yapılan adres değişikliğine dair yoklamada, mükellefin herhangi bir faaliyetinin olmadığı, belirtilen adresteki dairenin apartmanın giriş katında bulunduğu, camdan bakıldığında içerisinin boş olduğu, herhangi bir demirbaşının olmadığının tespit edildiği, 18/07/2013 tarihli işe başlama yoklamasında, belirtilen adresin apartman dairesi olduğu, 27/08/2013 tarihli yoklamada mükellefin faaliyetinin olmadığı, belirtilen dairenin binanın giriş katında olduğu, mükellefin tanınmadığının beyan edildiği, 01/11/2013 tarihli yoklamada, mükellefin ticari faaliyette bulunmadığı, aynı adreste başka birinin ikamet ettiği ve mükellefi tanımadığı, herhangi bir ilişkisi olmadığı için kendi kimlik bilgilerini vermek istemediğinin beyan edildiği, 12/05/2014 tarihli yoklamada tanınmadığı, belirtilen adreste başka birinin ikamet ettiği, 02/06/2014 tarihli yoklamada ise mükellefin belirtilen adreste ikamet etmediği, nerede ikamet ettiğinin bilinmediği, aynı adreste 2013 Eylül ayından itibaren başka birinin ikamet ettiği ve mükellefin tanınmadığı hususlarının tespit edildiği, 2010 takvim yılına ilişkin muhtasar beyanname verilmediği, 2010 yılında 2. sınıf tacir olduğu ve işletme esasına göre defter tuttuğu için Ba- Bs bildiriminde bulunmamış olduğu, 2010 yılında vermiş olduğu gelir vergisi beyannamesinin ekinde bulunan işletme hesabı özetinde yer alan dönem içinde elde edilen hasılat tutarının 1.726.367,43 TL olduğu, dönem içinde satın alınan emtia tutarının 1.685.647,13 TL olduğu, mükellefin 2010 yılında toplam 1.726.367,43 TL tutarında matrah beyan ettiği, 2010 yılında 1.726.367,43 TL gibi yüksek tutarda ciro beyan etmiş olmasına rağmen ciro tutarına oranla çok düşük tutarda ödenecek vergi ve kâr beyan ettiği, bu düşük tutarda beyan edilen verginin sadece 27,59 TL'sini ödediği, 2010 yılında 5 ay gibi kısa bir sürede bu kadar yüksek ciroya herhangi bir işçi çalıştırmadan ulaştığı, işyeri sahibi ile yapılan görüşmede kira sözleşmesindeki imzanın sahte olduğu ve işyerini kiraya vermediğinin beyan edildiği, mükelleften 2010 yılında 108.457,00 TL tutarında mal ve hizmet aldığını beyan eden mükellef hakkında sahte belge düzenlemekten dolayı olumsuz tespitin bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ile tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen firmanın 2010 yılında yapılan yoklamalarda yerinde bulunmasının ve işçi çalıştırdığını beyan etmesinin tek başına faaliyet gösterdiğine karine teşkil etmeyeceği, mükellefin 2010 takvim yılına ilişkin muhtasar beyanname bildiriminde bulunmadığının görüldüğü, 2010 yılında 5 ay gibi kısa bir sürede bu kadar yüksek ciroya herhangi bir işçi çalıştırmadan ulaştığı, mükellefin 2010 yılında 1.685.647,13 TL gibi yüksek tutarda mal aldığını beyan etmesine rağmen, mükellefe mal sattığına ilişkin hiçbir mükellefin bildirimde bulunmamasının ticari, teknik ve iktisadi icaplara uymadığı, mükellefin işyerinin maliki ile yapılan görüşmede, dükkân sahibinin dükkânını ... adlı bir şahsa kiraya vermediğini, ilgili dükkânın yaklaşık 20 senedir kendisi tarafından kiraya verildiği ve kira sözleşmesindeki imzanın sahte olduğu yönünde beyanı göz önünde alındığında söz konusu firmanın düzenlediği faturaların muhteviyatı itibariyle sahte ve yanıltıcı belge olduğu sonucuna varılmış olup, aksi yönde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 31/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.