3. Hukuk Dairesi 2017/11751 E. , 2017/16387 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı elektrik dağıtım şirketi elemanlarının kaçak elektrik kullanıldığından bahisle hakkında kaçak tespit tutanağı tanzim ettiklerini, tutanağa itiraz ettiğini ancak itirazın kabul edilmemesi üzerine davalıya toplam 8.635,12 TL ödemek durumunda kalındığını, bu tutanak üzerine hakkında mühür bozma suçundan açılan davanın yargılaması sonunda beraatine karar verildiğini, kaçak elektrik kullanmadığı halde, davalıya kaçak elektrik bedeli ödemek zorunda kaldığını belirterek; ödediği toplam 8.635,12 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının kaçak elektrik kullandığını, ceza dosyasında beraat etmiş olmasının onun borçlu olmadığı sonucunu doğurmayacağını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 8.626,14 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, dair verilen kararın davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 12.11.2015 tarihli ve 2014/22058 E., 2015/17798 K. sayılı ilamı ile; "...davacının tutanakta belirtilen eyleminin, kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı kapsamında yer aldığı anlaşılmaktadır. Kaçak/Usulsüz Elektrik Tespit Tutanakları, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olup, davacı, davaya konu tutanağının aksini ispat edememiştir. Her ne kadar mühür bozma suçundan beraat etmiş ise de; ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen 6098 sayılı TBK"nın 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir. Buna karşılık, delil
yetersizliğinden verilmiş beraat kararı, konusu olan vakıanın mevcut olup olmadığını delillerle kesin biçimde tespit etmediği için hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil etmez. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, dosyanın üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden denetime açık rapor alınıp, ardından hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemelere aykırı tespitler içeren bilirkişi raporu doğrultusunda, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davacının karşılıksız yararlanmak amacı ile eylemde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik bedelinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen bedelin, davalı elektrik idaresinden istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep(kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece uyma kararı verilen Dairemizin 12.11.2015 tarihli ve 2014/22058 E., 2015/17798 K. sayılı ilamı ile; davacının eyleminin kaçak elektrik kullanımı olduğu kabul edilerek, üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden denetime açık rapor alınıp sonuca göre karar verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Ne var ki mahkemece; bozma ilamına uyulma kararı verilmiş ise de, davalı lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı olarak bozmadan önceki hüküm gibi; davacının kaçak kullanımı olmadığı tespit edilmiştir. Bu şekilde; Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece; kaçak kullanım tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca kaçak kullanım miktarının tespiti amacıyla, önceki bilirkişi dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği gerçek alacak miktarının duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime açık olmayan bilirkişi raporu benimsenerek ve Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.