17. Hukuk Dairesi 2014/17079 E. , 2016/11520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını davalılar ... ve ... devrettiğini, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın İİK’nun 277 .maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu, anılan yasanın 281. maddesine göre basit yargılama usulüne tabi olduğu, HMK’nun 320/4.maddesine göre de basit yargılama usulüne tabi davaların bir kez yenilemeden sonra takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin belirtildiği, davanın 19.11.2013 tarihinde takipsiz bırakıldığı ve yenilenmediğinden bahisle HMK’nun 320/4.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarına ilişkindir. Bu tür davalar İİK’nun 281.maddesine göre basit yargılama usulüne tabidir.
Somut olayda dava 18.08.2008 tarihinde mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış ve yine aynı dönemde 03.11.2010 tarihinde bir kez işlemden kaldırılmış 02.12.2010 tarihinde yenilenmiş ve 19.11.2013 tarihinde yani 6100 sayılı HMK’nun yürürlük tarihinde yeniden işlemden kaldırılmış, mahkemece HMK’nun 320/4.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Yasa’nın 448.maddesinde yasanın zaman bakımından uygulanmasını düzenlemiş ve bu kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı öngörülmüştür. Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.
Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Mülga HUMK zamanında açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış dolayısıyla bir işlem yapılmamış ve 6100 sayılı HMK zamanında işlemden kaldırılmışsa bu takdirde tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir. Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 sayılı HMK zamanında da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 sayılı HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır.(HGK 2012/21-1698 /779)
Bu durumda mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.