
Esas No: 2016/9662
Karar No: 2019/3944
Karar Tarihi: 25.03.2019
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/9662 Esas 2019/3944 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının kayınbabası olduğunu, kendisi ve eşinin yanında kaldığını, 2008 yılında davalıya 55 gr 2 adet ... burması bileziğini davalının yeğeninin tedavisinde kullanılması amacıyla borç olarak verdiğini, davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek, altınların karşılığı olan 7.850,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş, davalının davaya katılımı sağlanmamıştır.
Mahkemece, davanın kesin delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle verilen 2011/284 esas 2012/77 karar sayılı davanın reddine dair ilk karar, dairemizin 27/09/2012 tarih, 2012/10802 esas 2012/21355 karar sayılı ilamıyla tarafların arasında gelin- kayınbaba ilişkisi bulunması sebebiyle davanın tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Ardından yapılan tahkikat sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun geçici 3. Maddesi gereği yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2004 değişikliğinden önceki 442/A hükmüne göre Yargıtayın karar düzeltme yolu açık olan bozma kararları, mahkeme başkatibince onbeş gün içinde kendiliğinden taraflara tebliğ edilir. Aynı Kanunun 429. maddesinde ise Yargıtay ilgili dairesinin temyiz edilen kararı bozması halinde davayı, kararı vermiş olan mahkemeye veya uygun göreceği diğer bir mahkemeye göndereceği, o mahkemenin, temyiz edenden peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar vereceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, dairenin bozma ilamının ve duruşma gününün tebliğine ilişkin tebligat mazbataları incelendiğinde, ilamın davalının ... köyü .../... adresine tebliğe çıktığı, posta memurunca tebliğin "alıcısı dağıtım saatlerinde adreste bulunmadığından tebliğ imkansızlığı sebebiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince köy azası Abdulkerim Karabıyık"a teslim edilmiş olup,2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılarak komşusu ...(boş)... haber verildi." şerhi ile TK m.21/1 e göre yapıldığı, duruşma gününün de davalının aynı adresine tebliğe çıktığı ve posta memurunca tebliğin "evrağı almaya yetkili olan yeğeni ... imzasına tebliğ edildi" şerhi düşülerek TK m. 10 vd. hükümlerine göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
7201 sayılı TK"nun 16., Tebligat Yönetmeliğinin 25/1. maddesine göre kendisine tebliğ yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Hükme göre muhatap yerine aynı konutta oturana tebliğ yapılabilmesi için muhatabın tebligat esnasında adreste bulunmama sebebinin ve kendisine tebliğ yapılacak kişinin muhatapla aynı konutta oturduğunun veya muhatabın hizmetçisi olduğunun tespit edilmesi gerektiği gibi bunun tebligat evrakına tevsik edilmesi de gerekir. Aksi takdirde tebliğin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı mahkemece denetlenemez. Bu nedenle somut olayda davalının tebliğ saatinde nerede olduğu ve kendisine tebliğ yapılan kişinin davalı ile aynı konutta oturup oturmadığı tespit edilmeksizin davalıya yapılan duruşma günü tebliği, bahsedilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğundan usulsüzdür.
Bununla birlikte 7201 sy. Kanunun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliğinin 30/1. hükümleri uyarınca yapılacak tebliğ işlemlerinde muhatap adreste bulunmaz ise adreste bulunamama nedeninin araştırılarak komşu (yönetici kapıcı, muhtar vs) beyanının alınması beyanda bulunan komşunun adının adı ve soy adının mutlaka tebligat parçasına yazılması gerekir. Bu nedenle somut olayda davalının tebligat saatinde nerede olduğu, geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı araştırılmaksızın yalnızca muhatabın adreste bulunmadığı belirtilerek muhtara tebliğ ve 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılması suretiyle yapılan bozma ilamı tebliği de usulsüz yapılmıştır.
Şu halde, mahkemece, öncelikle davalıya 7201 sy. Kanun ve Yönetmeliğinde yer alan hükümler doğrultusunda bozma ilamı ile duruşma gününün usulünce tebliğinin sağlanması, davalının duruşmaya katılımı halinde bozma ilamına ilişkin diyecekleri dinlenildikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması davalının hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Temyiz nedenine göre davalının sair temyiz sebeplerinin incelenmesine şu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 401,23 TL kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.