12. Ceza Dairesi 2014/12191 E. , 2015/7258 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : Taksirle öldürme, suç üstlenme
Hükümler : 1- Sanık... hakkında taksirle öldürme suçundan: TCK"nın 85/2, 62, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanık ... hakkında suç üstlenme suçundan: TCK"nın 270/1, 62, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanık... hakkında taksirle öldürme suçundan: TCK"nın 85/2, 62, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanıkların, suç üstlenme suçundan sanık ... mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçun işlendiği zaman diliminin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi, mahallinde ilavesi mümkün noksanlık; duruşmanın 18.10.2012 tarihli oturumunda katılan sıfatını alan ..., karar tarihinden önce ölmesi nedeniyle hakkında verilen katılma kararının CMK"nın 243/1. maddesi uyarınca hükümsüz kaldığı gözetilmeden, gerekçeli karar başlığında “katılan” olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, suç vasfına, kusur durumuna, ceza miktarına, sanık ... müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, suç vasfına, hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmemiş ve ertelenmemiş olmasına, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmamasına, katılanlar vekilinin sanık ... hakkında bilinçli taksir hükmünün uygulanmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ... kasten işlemiş olduğu suç üstlenme suçundan dolayı hapis cezası ile mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak TCK"nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kendisini aynı vekil ile temsil ettiren katılanlar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının romen III rakamıyla gösterilen bölümünün sonuna, “7- Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanun"un 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanun"un 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK"nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,” ibaresinin ve hüküm fıkrasının sonuna, “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen 2.640,00 TL maktu vekalet ücretinin sanıklardan eşit olarak tahsili ile katılanlar ... ve ... ödenmesine,” ibaresinin eklenmesi suretiyle, eleştirilen hususlar dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.05.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık ..., sanık ... evinde ev temizliği yaptığı, olay günü sanık Birsen"in kendi aracı ile sanık ... ikametine bırakmak için götürürken sürücü kursuna devam eden sanık ... aracını kullanması için verdiği, kendisi de yanında bulunduğu sırada, sanığın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması sonucu bir kişinin ölümü ve bir kişinin de yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına neden olduğu olayda:
Sanık ... üç çocuk annesi olup, evlerde temizlik işi ile uğraşır, sanık ... ise iki çocuk annesi olup, bir alışveriş merkezinde işçi olarak çalışmaktadır.
Sanık ..., kazanın meydana geldiği 09.08.2012 tarihi itibariyle de sürücü kurusuna devam etmektedir.
Sanık .. sürücü kursuna devam eden sanık ... araç kullanmayı tam olarak bildiğinden emin olmadığı halde, aracını vererek taksirle ölüme neden olma suçunda tali derecede kusurludur.
Mahkemece sanıklar hakkında hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmeme gerekçesi olarak gösterilen “Sanıklar olaydan sonra adli mercileri yanıltmaya yönelik davranışlarda bulunması, suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik fiillerinin bulunması” nedeni dosyaya uygun değildir.
Sanık ..., evine temizlik için gelen ve arabası olmayan ve sürücü kursuna devam eden sanık ... iyilik yapma ve araç kullanmayı öğretmede yardımcı olma düşüncesi ile aracını bu sanığa verdiği, ilk önce yaralamalı olarak gözüken trafik kazasını bu sanığa acıma ve onu koruma duygusuyla suçu üstlendiği ve hareketlerinde insani amacın daha üstün olduğu nazara alınarak, bu sanık hakkında her iki suçtan hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmeli idi.
Yine sanık ... evlere temizliğe giden biri olup diğer sanığın ona araç kullanmayı öğretmeye yönelik teklifini kıramayarak aracı kullanırken kaza yapmıştır.
Katılanların acılarını anlamakla beraber, katılanların maddi ve manevi zararlarını karşılamada daha etkin ve sonuç alma bakımından, sanık ... taksirle öldürmeden 3 yıl 4 ay ve sanık... taksirle öldürmeden 1 yıl 8 ay ve suç üstlenmeden 5 ay hapis cezasına dair mahkumiyetleri, sanıkların şahsi ve ailevi durumları nazara alınarak adli para cezasına çevrilmesi gerekirdi. Hapis cezasından çevrilen bu tedbirin infazı 5275 sayılı Kanunun 106/3.maddesine göre yapılması halinde, katılanların zararlarını karşılamada daha hızlı sonuç alınması ihtimali daha fazladır.
Açıkladığımız bu nedenlerden dolay sayın çoğunluğun hükümlerin onanması yönündeki görüşlerine katılmıyoruz.