Esas No: 2021/11987
Karar No: 2022/5768
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11987 Esas 2022/5768 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/11987 E. , 2022/5768 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim yargılaması sonucunda Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen başvurunun kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince verilen 01/11/2020 tarih ve 2020/İHK-21580 karar sayılı itirazın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 26/07/2014 tarihinde yolcu olarak bulunduğu davalıya sigortalı aracın karıştığı kazadan dolayı müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL geçici bakıcı gideri zararını talep ve dava etmiş; 02/07/2020 tarihli dilekçesi ile talebini 149.001,06 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacıya gerekli ödemenin yapıldığını, maluliyet oranının arttığı gerekçesi ile yapılan başvurunun haksız olduğunu, maluliyet raporunu kabul etmediklerini, geçici iş görmezlik ve bakıcı gideri taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, başvurunun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından, başvurunun kabulü ile 149.001,06 TL’nin 19/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince itirazın kısmen kabulü neticesinde, başvurunun kısmen kabulü ile 137.725,06 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının 19/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakıcı giderine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Söz konusu karara karşı taraf vekilleri temyiz yoluna başvurmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerekçelere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, 14/05/2015 gün ve 29355 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu’nun (KTK) 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve Genel Şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 Esas - 2020/40 Karar sayılı kararı ile KTK’nın 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesince bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesinin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Dolayısıyla davacının zararının ve zararın kapsamının KTK’nın ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
25/02/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun'un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20'sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir.
Somut olayda, İtiraz Hakem Heyeti tarafından geçici bakıcı giderinden davalının sorumlu olmadığı kabul edilmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden bu talepler yönünden ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
3-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince:
Somut olayda; Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmiş, davalı vekilinin buna yönelik itirazı reddedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 maddesi ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikin 16.maddesinin 13.fıkrası uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin her iki taraf için AAÜT’ de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan nispi vekalet ücretinin beşte biri olacağı öngörülmüştür.
Bu itibarla anılan kanun ve yönetmelik hükümleri ile AAÜT’nin 17. maddesi uyarınca hesaplanan vekalet ücretinin maktu ücretin altında kalmamak koşulu ile nispi vekalet ücretinin beşte biri oranında belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: İtiraz Hakem Heyeti kararının yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.