20. Hukuk Dairesi 2014/1151 E. , 2014/3370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2012
NUMARASI : 2012/165-2012/244
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve asli müdahil davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, kadastro mahkemesinde açtığı davada,.. Köyünde, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a madde uygulamasına tâbi tutulan eski 111 ada 109 parsel sayılı 3625 m² yüzölçümündeki taşınmazın ada ve parsel numarası korunarak 111 ada 109 parsel sayısı ile 3593,19 m² yüzölçümüyle sınırlandırma ve tesbitinin yapıldığını, taşınmazın orman parseli içinde orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, davalı adına yapılan tesbitin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Hazine, davaya asli müdahil olarak katılmayı ve davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir.
Kadastro Mahkemesince, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan çalışmalarda kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırılık olmadığı belirtilerek mülkiyete ilişkin dava yönünden görevsizlik kararı verilerek, dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi ve asli müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanun çalışmalarına esas olmak üzere 6831 sayılı Kanuna göre 1990 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 30/11/1993 - 29/12/1993 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen arazi kadastro çalışmaları vardır.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, orman ve fen bilirkişileri rapor ve krokilerine göre çekişmeli taşınmazın, eski tarihli memleket haritasındaki ve kadastro paftasındaki konumuna göre dört tarafının Devlet Ormanı ile çevrili orman içi açıklığı olduğu belirlenmiştir.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacıyla ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2 Devlet Ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya Orman Yönetimince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir. (17/6/2004 tarih ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali)
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacıyla ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal elkoyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır.]
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 tarih ve 1997/20 - 830/1034, 10.12.1997 tarih ve 1997/20 - 808/1039, 22.10.2003 tarih ve 2003/20 - 665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 tarih ve 2004/7 - 531 - 582 sayılı kararları]
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır
Ayrıca; Bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına kanunî olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından sözedilemez.
O halde; mahkemece, davanın kabulüne karar vermek gerekirken aksi düşünce ile yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere göre, davacı Orman Yönetiminin ve müdahil Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.