Hukuk Genel Kurulu 2017/1738 E. , 2021/173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine ilişkin 12.12.2013 tarihli ve 2012/93 E., 2013/738 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/14586 E., 2014/16478 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
3. Asıl ve karşı davalar manevi tazminat istemine ilişkindir.
4. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine ilişkin verilen kararlar davalı-karşı davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece; yukarıda esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuştur. Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
5. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6. 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
7. Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
8. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
9. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
10. Direnme kararının verildiği 23.06.2015 tarihinde bu miktar 2.080TL’dir.
11. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
12. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
13. Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır.
14. Davacı-karşı davalı vekili 5.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı-karşı davacı vekili ise 7.500TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
15. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 2.000TL manevi tazminatın davalı-karşı davacıdan tahsiline, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; davalı-karşı davacı vekilinin karşı dava yönünden temyiz itirazlarının reddi ile; asıl dava bakımından ise mahkemece, tazminat yaptırımı yerine 6098 sayılı TBK"nın 58/2. maddesinde bahsedilen diğer yaptırımlardan olan tecavüzün kınanmasına dair kararla yetinilmesi gerekirken tazminat yaptırımına başvurulması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş olup, bu karar üzerine mahkemece direnme kararı verilmiştir.
16. Özel Daire ile mahkeme arasında direnmeye konu bu miktar asıl davada kararın verildiği 23.06.2015 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 2.080TL’nin altındadır.
17. O hâlde direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
18. Hâl böyle olunca, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 25.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.