12. Ceza Dairesi 2014/17522 E. , 2015/7182 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen "maliklere tebliğ" usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete"de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; 10/01/2011 tarihinde ... Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü"ne müracaatta bulunan sanığın, anılan Kurulun 12/11/1999 tarih ve 1123 sayılı kararı ile kentsel sit alanı olarak tescilli ...İlçesi, ... Köyü, 3 pafta, 2014 nolu parselde yer alan taşınmazda basit onarım talebinde bulunduğu (yapının erimiş taşlarının yenilenmesi, iç mekanlarda duvar yüzeylerinin tıraşlanması, yapının güney tarafına bitişik üst örtüsü tamamen yıkılmış olan odasının yeniden yapımı, düz dam örtülü çatı örtüsünün su izolasyonunun yapılması, kapı ve pencere doğramalarının yapılması), 14/01/2011 tarihinde imzalanan protokol ile sanığa basit onarım izni verildiği, mahallinde yapılan kontrollerde, basit onarım izninde öngörülmediği halde, yapının kuzey ve güneyinde yer alan kemerli mekânlara eklentiler yapıldığının, güneydeki kemerli mekâna bitişik kaya odanın genişletildiğinin, bu mekândan bir tünel ile, tünele açılan kaya mekânlar oluşturulduğunun, ana yapının doğusunda bulunan kaya mekânlarda büyük ölçüde genişletme ve eklentiler yapıldığının, kaya mekânların doğusunda birbiriyle bağlantılı üç ayrı kaya mekânın daha açıldığının tespit edildiği, arkeolog ve harita mühendisi bilirkişiler tarafından Kurula sunulan 28/01/2013 tarihli raporda, tespit edilen izinsiz uygulamalardan eski hale getirilebilecek olan kısımların kaldırıldığının, sonradan açılan kaya mekanların kapatılarak kısmen 14/01/2011 tarihli protokol ile verilen basit onarım iznine uygun hale getirildiğinin belirtildiği, bölgenin kentsel sit alanı ilan edildiğine ilişkin Kurul kararı ve ilan tutanaklarının dosya kapsamında mevcut olduğu anlaşılmakla, mahkemece, mahallinde konusunda uzman inşaat ve mimar bilirkişiler marifetiyle keşif icra edilip, davaya konu müdahalelerin, 14/01/2011 tarihli protokol ile belirlenen basit onarım iznine tamamen uygun hale getirilip getirilmediği yapılan müdahaleler ayrı ayrı incelenmek suretiyle tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.