10. Hukuk Dairesi 2016/7744 E. , 2016/9092 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıcının 19.01.1982 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmda belirtildiği gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79 ve 108’inci maddeleri olup, tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanunun 2. ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmî Gazete"de yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı , “Bu kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse...” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun"un 16. maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmağa mecbur olduğu , 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu
öngörülmüştür. Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifadeile davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Görüldüğü üzere, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun"un 3/II-B bendine göre; özel kanunda nitelikleri belirtilen çıraklar, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olamazlar ve bu hükmün sonucu belirtilen sürelerin sözü edilen Kanun"un 108. maddesinde belirtilen sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.07.2003 gün ve 2003/21-464 E. 2003/444 K. sayılı kararı).
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 19.01.1982 tarihli çıraklık sözleşmesi ile ... Motor Makina San. ve Tic. A.Ş. adlı işyerinde elektrik tesisatı eğitimine başladığı, çıraklık sözleşmesinin usulünce tanzim edildiği, ... Kaymakamlığı ...Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen 07.01.2016 tarihli cevabi yazıda, ..."ün 1982 – 1983 Ders yılında ... A.Ş. ile sözleşme hazırlayarak, okula çırak öğrenci olarak kayıt yaptırdığının belirtildiği, anlaşılmaktadır.
Eldeki dava da, davacının işyerinde çırak olarak çalıştığına dair anılan yazılı belgelerin aksi ispat edilememiştir. 15.03.1966 doğumlu olan davacının talep edilen edilen başlangıç tarihinde henüz 16 yaşında olması, çalışılan işyeri ve çalışma koşulları ile yapılan işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işveren nezdinde çırak olarak çalıştığı sabit iken, davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.