Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/14143 Esas 2018/1387 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14143
Karar No: 2018/1387
Karar Tarihi: 20.03.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/14143 Esas 2018/1387 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı çek borçlarını ödemiş olmasına rağmen, davalı tarafından iade edilmeyen çekleri nedeniyle müvekkilinin rücu hakkının kullanılamadığına dair menfi tespit talebiyle açılan davada, bilirkişi raporuna göre davacının fazla ödeme yaptığı ve davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Ancak, davacının alacak istemi bulunmaması nedeniyle yalnızca borçlu bulunmadığına karar verilmesi gerekirken bedeli ödenen çeklerin iadesine karar verilmesi HMK'nun 24. maddesine aykırıdır. Bu nedenle karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: İİK'nun 72. maddesi
19. Hukuk Dairesi         2016/14143 E.  ,  2018/1387 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalının 31/01/2008 keşide tarihli çeke dayalı olarak ciranta sıfatıyla müvekili aleyhine icra takibi yaptığını, daha sonra protokol ile takibe konu çek ve takibe konu olmayan 15/02/2008, 15/03/2008, 15/04/2008 keşide tarihli çeklere karşılık davalıya nakit para ve müvekkilinin keşideci olduğu çeklerin verilerek borcun ödendiğini, buna rağmen 31/01/2008, 15/02/2008, 15/03/2008, 15/04/2008 keşide tarihli çeklerin müvekkiline iade edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin keşideciye ve cirantalara karşı rücu hakkını kullanamadığını belirterek icra takibi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile bedeli ödenen çeklerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 06/05/2014 gün ve 2014/5149-2014/8775 sayılı ilamı ile "30/05/2008 keşide tarihli 12.000 TL, 30/06/2008 keşide tarihli 20.000 TL ve 30/07/2008 keşide tarihli 20.000 TL bedelli çeklerin davacı elinde bulunduğu, çeklerin davacı elinde bulunmasının bedellerinin ödendiğine karine teşkil ettiği, mahkemece yukarıda belirtilen 3 adet toplam 52.000 TL bedelli çekler yönünden ödemenin kabul edilmemesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 30/05/2008 keşide tarihli, 12.000,00 TL bedelli, 30/06/2008 keşide tarihli 20.000,00 TL bedelli ve 30/07/2008 keşide tarihli 20.000,00 TL bedelli, toplam 52.000,00 TL bedelli çeklerin ödendiğinin kabulü halinde yapılan hesaplama gereğince, davacının davalıya davalının ticari defter kayıtlarına göre; 114.795,55 TL borçlu bulunduğu, ancak davacının yaptığı ödemeler toplamının bilirkişi raporuna göre; 132.420,00 TL olduğu, yapılan ödemelerden davacının borcu düşüldüğünde davacının davalıya 17.624,45 TL fazla ödeme yaptığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla ödenen 17.624,55 TL"nin davalıdan istirdadına, 15/02/2008 tarih ve 28.500,00 TL bedelli, 15/03/2008 tarih ve 28.500,00 TL bedelli ve 15/04/2008 tarih, 28.500,00 TL bedelli çeklerin haksız yere davalı elinde kaldığı anlaşıldığından; çeklerin davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacının dava dilekçesindeki istemi icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ile bedeli ödenen çeklerin iadesine ilişkindir. İİK"nun 72. maddesi uyarınca yargılama sırasında icra takibi nedeniyle icra dosyasına ödenen bir bedel olmadığından menfi tespit istemi doğrudan istirdat istemine dönüşmez. Davacının dava dilekçesinde alacak istemi bulunmadığından yalnızca borçlu bulunulmadığına karar verilmesi gerekirken HMK"nun 24. maddesine aykırı olarak talep edilmeyen bir şey hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davalıya iadesine, 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.