Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1316
Karar No: 2021/167
Karar Tarihi: 25.02.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1316 Esas 2021/167 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1316 E.  ,  2021/167 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine ilişkin karar davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; davacının 07.12.2009 tarihinde davalı-karşı davacı (davalı) ile nişanlandığını, davalı ve ailesinin resmi nikahın bir hafta, on gün sonra yapılacağı sözü üzerine 15.12.2011 tarihinde düğün salonunda resmi nikah kıyılmadan tarafların evlendiğini, resmi nikah kıyılmadığı gibi bir süre sonra davalının ailesinin gelip evlerine yerleştiğini, davacıya kötü davranıp hakaret ettiklerini, davacının evlendikten sonra eşinin uyuşturucu madde kullanmaya başladığını gördüğünü ve tepki gösterdiğini, bu yaşanan olaylar karşısında sağlık durumunun kötüleştiğini, düğünde takılan üç adet bileziğin bıçakla tehdit edilmek suretiyle alındığını, sonrasında evden ayrılması için her türlü baskının uygulandığını, ailesinin yanına sığınan davacının davalı ve ailesi tarafından aranıp sorulmadığını, davacı ve ailesinin düğün için masraf yaptıklarını, ev eşyası aldıklarını, ayrıca babasının nişanlılık döneminde bir inek alıp davalıya hediye ettiğini ileri sürerek davacının yaşadığı elem, sıkıntı, travma, genç kızlığının elinden alınması ve bu sebeple tekrar evlenmekte sıkıntı yaşayacağı gerekçesiyle 25.000TL manevi tazminat ile düğün hazırlığı ve ev eşyasına yaptığı masraflar için 15.000TL, nişan hediyesi olarak verilen 2.500TL değerindeki inek ve davacıya düğünde takılan, elinden zorla alınan 6.000TL değerindeki bileziklerin bedeline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; düğünden sonra tarafların davalının abisine ait evde yaşadıklarını, davalının ailesinin köyde tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, bu işleri bırakıp yanlarına sürekli yerleşmelerinin mümkün olmadığını, sadece ziyaret amaçlı gelip gittiklerini, davalının evlilikten hemen sonra Antalya iline çalışmaya gitmesi sebebiyle resmi nikâhta tarafların karşılıklı rızası ile gecikme olduğunu, bir hafta veya on gün sonrası için resmi evlilik yapılacağına ilişkin söz vermediğini, davalının evlilik öncesi hiçbir zararlı madde kullanmadığını ancak davacının ev eşyalarını da alıp evi terk etmesi üzerine bunalıma girip bir, iki ay esrar kullandığını, bununla ilgili yasal işlem yapılması üzerine davacının evlilik süresince kullanmış gibi göstermeye çalıştığını, tarafların teyze çocukları olup davacının her şeyden haberdar olduğunu, davalının çalışmaya gittiğinde davacının annesinin kızını alıp götürdüğünü, tüm çabalarına rağmen davacının eve geri dönmediği gibi müşterek konutta kimse yokken habersizce tüm ev eşyalarını alıp götürdüğünü, ev ve ziynet eşyalarının tamamının davacıda olduğunu, müşterek ineğin davacının babası tarafından ürünlerinden faydalanılmak için alınıp davalının babasına bakması için verildiğini savunarak ineğin yarı bedelini vermeye hazır olduklarını, asıl davanın bunun dışında kalan talepler yönünden reddine, karşı davanın ise kabulü ile müşterek konuttan habersizce götürülen ev eşyalarının bedeli olan 15.670TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Diyarbakır 2. Aile Mahkemesinin 16.04.2013 tarihli ve 2013/170 E., 2013/288 K. sayılı kararı ile; uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanmayıp Borçlar Kanunu kapsamında açılan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğu, genel mahkemeler tarafından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
    7. Karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacı vekilinin talebi üzerine dosya Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
    8. Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2014 tarihli ve 2013/569 E., 2014/673 K. sayılı kararı ile; davacının ziynet eşyalarının zorla elinden alındığı yönündeki iddiası ile ev eşyalarının kim tarafından götürüldüğünün taraflarca ispat edilemediği, nişan hediyesi olarak davacının babası tarafından alınan ineğin davalı tarafta olduğunun gerek davalıların kabulü gerekse de tanık beyanları ile sabit olduğu, düğünden sonra dava tarihine kadar yaklaşık 2,5 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen davalı tarafça resmi nikâh kıyılmadığı, bu hâli ile resmi nikâh yapmaktan kaçınan ve müşterek haneyi terk eden davalının fiilinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    9. Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    10. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 18.05.2015 tarihli ve 2014/9738 E., 2015/6335 K. sayılı kararı ile davalı- karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazların reddine karar verildikten sonra, “...Davaya konu olayda; taraflar resmi nikah olmadan geleneksel törenle evlenmişlerdir. Davacının bu eylemde rızası vardır. Davacı ile davalı arasındaki gayri resmi birliktelik, Türk Medeni Kanunu anlamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşıyan bir evlilik olmayıp; taraflar arasında bir evlilik ilişkisi de doğurmamaktadır. Bu nedenle, aralarındaki ilişkinin aile hukuku kurallarına göre değil; Borçlar Hukuku"na ve özellikle de haksız eylem hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekir. Davacı kadın, davalıyla rızası ile birlikte olmuştur. Reşit olup eyleminin sonuçlarını da kavrayabilecek yeterliliktedir. Bu durumda, manevi tazminat isteminin reddedilmesi gerekirken mahkemece kısmen kabulune karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    11. Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.11.2015 tarihli ve 2015/493 E., 2015/734 K. sayılı kararı ile; tarafların içinde yaşadıkları yörenin sosyo-kültürel yapısı, sosyal çevre, yörede kadın haklarının durumu dikkate alındığında davacı kadının resmî nikah yapılmadan düğün yapılarak davalı erkekle evlenmesinin oldukça sık rastlanan bir durum olduğu ve davacı açısından kınanacak bir davranış modelinin bulunmadığı, tanık anlatımlarına göre davalı erkeğin ileride resmi nikah yapılacağı yönünde güven telkin ettiği de dikkate alındığında davacının reşit olup kendi iradesiyle karı-koca gibi birlikte yaşamaya razı olduğundan dolayı tazminat talep edemeyeceği yönündeki kabulün hakkaniyete uygun olmadığı, davalı tarafından sosyo-kültürel çevrenin imkânlarından yararlanılarak davacının bu şekilde bir birlikteliğe ikna edilerek zarara uğratıldığı, ilerde resmi nikah yapılacağı vaadiyle davacıyı gayriresmi birlikteliğe ikna eden, birlikte yaşanılan dönemde uyuşturucu madde kullanan, eşini ailesiyle yaşamaya zorlayarak müşterek haneden uzaklaşan davalının kusurlu olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    12. Direnme kararı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; resmi nikâh yapılacağı inancıyla rızası ile gayriresmi evlilik hayatı yaşayan ancak resmi nikâh yapılmadan ayrılmak zorunda kalan ve reşit olan davalı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    14. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    15. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
    16. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi [Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24], isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2), bedensel zarar ve ölüme neden olma [Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
    17. TMK’nın 24. maddesi ile TBK’nın 58. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
    18. TMK’nın 24. maddesine göre;
    “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
    Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır”.
    19. TMK’nın 25. maddesinde;
    “Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.
    Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
    Davacının, maddi ve manevi tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
    Manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
    Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir” yönünde düzenleme bulunmaktadır.
    20. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 58. maddesinde ise;
    “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
    Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” hükmü yer almaktadır.
    21. TMK’nın 24 ve TBK’nın 58. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
    22. Görüldüğü üzere TBK’nın 58. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
    23. Somut olaya gelince; tarafların teyze çocukları oldukları, 07.12.2009 tarihinde ailelerin bilgisi dâhilinde nişanlandıkları, 15.12.2011 tarihinde düğün salonunda resmi nikâh kıyılmadan düğün yaparak fiilen evlendikleri, davalının evlendikten hemen sonra Antalya iline çalışmaya gittiği sabittir.
    24. Dosya içerisinde bulunan resim ve dijital kayıtlara göre tarafların evlenmek için toplumsal gelenekleri yerine getirdikleri, geniş katılımın olduğu bir düğün ile düğün salonunda evlendikleri, sadece resmi nikâhın yapılmadığı, davalının kayden bekâr olduğu ve davalı tarafın cevap dilekçesi ile dosyada dinlenen tanıkların beyanlarından resmi nikâh yapılma vaadinde bulunularak nikâhın daha sonraya bırakıldığı, gerek davacının gerekse de davacının ailesinin akrabalığa da güvenerek ilerde resmi nikâh yapılacağı inancıyla nikâh yapılmadan fiili birlikteliğe rıza gösterdikleri, ancak düğün tarihinden dava tarihine kadar geçen bir buçuk yıllık süreçte resmi nikâhın yapılmadığı anlaşılmaktadır.
    25. Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadının davalı erkek tarafından nikâh yapma vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal bakımdan zarara uğratıldığı, bu nedenle acı ve üzüntü duyduğunun kabul edilmesi, davacının hukuka aykırı olan bu fiilden dolayı etkilenen manevi dengesinin eski hâle dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir fiilde bulunmamasını sağlamak bakımından lehine manevi tazminata hükmedilmesi isabetlidir.
    26. Hâl böyle olunca; direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
    27. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre tazminat miktarı yönünden bir inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun olduğundan, davalı-karşı davacı vekilinin hükmedilen tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi gereğince uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi