10. Hukuk Dairesi 2016/1235 E. , 2016/9045 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, geri alım istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 2000 – 18.04.2009 tarihleri arasında 506 sayılı Kanuna tabi 2.611 prim ödeme gün sayısına sahip sigortalının 18.04.2009 günü bekar ve çocuksuz olarak yaşamını yitirmesi üzerine hak sahibi annesi konumundaki davalının davacı Kuruma başvurarak kendisine ölüme bağlı toptan ödeme yapılmasını istediği, talep kabul edilip ödeme yapıldıktan sonra Kurumca 2011 yılının Kasım ayında yeniden yapılan değerlendirmede, koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle ödemenin yersizliği sonucuna varılarak borç tahakkuk ettirilip ödeme tutarının yasal faiziyle birlikte geri alınması için işbu davanın açıldığı, mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce yapılan temyiz denetiminde “… Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 32. maddesinde, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı belirtilmiş, 34. maddesinde, hak sahibi eş ve çocuklardan artan pay bulunması durumunda her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşuluyla ana ve babaya toplam %25"i oranında, ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan paya bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam %25"i oranında ölüm aylığı bağlanacağı bildirilmiştir. Kanunun 36. maddesinde ise 4. maddenin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile bu Kanuna göre ilk defa aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlardan ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak kaydıyla, hesaplanan tutarın 34. madde hükümleri dikkate alınarak hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde verileceği açıklanmış olup buna göre, hak sahiplerine ölüme bağlı toptan ödeme yapılabilmesi için ölüm aylığı tahsis koşullarının gerçekleşmemiş olması gerekmektedir. Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, ölüm aylığı bağlanması için gereken 32. madde şartlarının sigortalı yönünden oluştuğu belirgin bulunmakla davalı hak sahibi bakımından 34. madde kapsamında anılan koşulların var olup olmadığı saptanmalı, özellikle bu şartların, sigortalının anne ve babası için bir bütün olarak değil her bir hak sahibinin kendi içerisinde irdelenmesi gerektiği, bu çerçevede sigortalının babasının almakta olduğu gelir ve aylığın, birlikte yaşadığı eşi konumundaki hak sahibi anneye herhangi bir etkisinden söz edilemeyeceği dikkate alınmalı ve sonrasında elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır….” görüş ve yaklaşımıyla bozulduğu, 25.12.2014 gün ve 9252/28064 sayılı bozma ilamına uyularak yapılan araştırmada 34. maddede yazılı tahsis engellerinin bulunmadığının, başka anlatımla davalı yönünden ölüm aylığı bağlama koşullarının tümüyle yerine getirildiğinin saptandığı anlaşılmış olmakla, şu durumda 36. maddede yer alan “ölüm aylığı bağlanamaması” durumundan söz edilemeyeceğinden davalıya ölüme bağlı toptan ödeme yapılamayacağı belirgindir. Yersiz ödenen tutarın geri alınması konusunda ise 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin 1. fıkrasında “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurum"un hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurum"dan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” düzenlemesi yer almakta olup davalı hak sahibine yapılan ödemenin Kurum"un hatalı işleminden kaynaklandığı açık bulunmakla (b) bendi gereğince uygulama yapılması gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu istemin tümüyle reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.