22. Hukuk Dairesi 2015/12519 E. , 2016/17549 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız olarak işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile asgari geçim indirimi, genel tatil ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacı iddialarının yerinde olmadığını, iş sözleşmesinin davacının haklı sebebe dayanmayan feshi ile sonlandığını, buna rağmen kıdem ve ihbar tazminatlarının davacıya ödendiğini, asgari geçim indiriminin bordrolar ile tamamen ödendiğini, davacının genel tatillerde ve fazla çalışmasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Mahkemece davada verilen davanın kabulüne ilişkin kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.
Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve kanuni gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme mümkün olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen ilamın tefhim edilen karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294. ve 298. maddeleriyle varlık kazandırmıştır.
Gerçekten de 6100 sayılı Kanun"un 294. ve 298. maddeleri kamu düzeni amacıyla konulmuş emredici hükümlerdendir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Yine Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural 6100 sayılı Kanun"un 294. maddesinde de tekrarlanmış; Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde ise “kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.” 6100 sayılı Kanun"un 298/2. maddesinde de “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar meydana getirir. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edilikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Mahkemece hükmün gerekçesinde, fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı hususunun davacı tarafından tanık beyanı ile ispat edildiği, işverenin ise bunların ödendiğine dair belge ibraz etmediği, bilirkişi tarafından yapılan %30 indirimin mahkemece de uygun olduğu kanaatine varıldığı belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında “davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddi” ibaresi kapsamında söz konusu taleplerin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna açıkça aykırı olduğundan kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Davacının kurum kayıtlarına yansıtılmayan çalışma iddiasına ilişkin olarak, söz konusu iddianın tanık anlatımlarına göre ispatlanamadığı anlaşılmakla, hizmet döküm cetvelinde belirtilen üç yıl onbir ay ondokuz günlük sürenin tazminatlara esas hizmet süresi olarak ele alınması gerekirken, aksi gerekçeyle sigortasız çalışıldığı kabul edilen sürenin de dahil edilmesi ile dört yıl bir ay ondokuz günlük çalışma süresi üzerinden hesaplamaların yapılması hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.