10. Hukuk Dairesi 2016/6507 E. , 2016/9019 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı işverene ait işyerinde 01.09.1999-07.12.2009 tarihleri arası kesintisiz ve sürekli olarak çalıştığının tespitini istemiş; Mahkemece, dava dışı işyerinden sigorta bildiriminin yapıldığı 25.06.2003-26.06.2003 tarihleri arasındaki 2 günlük süre dışlanarak, kalan döneme ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yine, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında ifadesini bulduğu üzere, sigortalılara ilişkin olarak yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde, Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği gibi, sigortalıların Kuruma bildiriminin, işe giriş tarihinden sonra yapılması durumunda, bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmanın, bildirimi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması bir başka anlatımla, blok çalışmanın varlığı halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin
hesaplanmasında, bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınacaktır. Bu yönde; sigortalıların, aynı işverenin değişik işyerlerinde ya da aynı işyerinde, farklı işverenler tarafından, ara vermeksizin sürekli biçimde çalıştırılmaları durumunda da, beş yıllık hak düşürücü sürenin hesaplanmasında aynı esas uygulanacaktır.
Eldeki davada ise; davacının talep ettiği dönem içerisinde yer alan 13.10.2000- 16.01.2010 tarihleri arasında, davalı işveren ve davalı şirket ile aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılan dava dışı işyerlerinden Kuruma, kesintili ve kısmi bildirimlerin yapıldığı, fakat bu dönem içerisinde yer alan 25.06.2003 -26.06.2003 tarihleri arasında iki gün bildirim yapan 1041403 sicil nolu, dava dışı Fatinoğlu Holding A.Ş. ile davalı şirket arasında herhangi bir hukuki yada organik bağ tespit edilemediği, davacının ise aşamalardaki beyanlarında talep ettiği süre zarfında kesintisiz olarak davalı işyerlerinde bekçilik yaptığını, dava dışı İstanbul ilinde kaim Holding’de çalışmadığını ileri sürdüğü ancak mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmaksızın ve hak düşürücü süre irdelenmeksizin, yazılı şekilde iki günlük süre dışlanmak suretiyle tanık beyanları da gözetilerek, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin yaptığı değerlendirme, eksik incelemeye dayanmakta olup hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir.
Mahkemece yukarıda değinilen maddi ve hukuki bilgiler dahilinde, tarafların gösterdiği delillerle yetinilmeyip, kendiliğinden araştırma yapılarak, davacının çalışmasının gerçekliği ve süresinin belirlenebilmesi amacıyla; Öncelikle, talep dönemi içerisinde yer alıp, tespit edilen süreden dışlanan ve dava dışı işyerinden yapılan iki günlük bildirimin fiili ve gerçek bir çalışmaya dayalı olup-olmadığı, bildirimin yapıldığı işyeri sahipleri, yetkili temsilcileri ve bordrolara geçmiş çalışanların beyanı alınarak araştırılmalı; bu kapsamda davacının fiili çalışmasının varlığının tespiti amacıyla Fatinoğlu Holding A.Ş davaya usulünce dahil edilmeli; yapılan araştırma sonucu davacının fiilen dava dışı işyerinde çalışmadığı anlaşıldığı taktirde, bu kez gerçek ve fiili çalışmaya dayanmayan sigortalılık süresinin iptali değerlendirilmeli, aksi durumda kesintinin varlığı halinde, artık blok çalışmadan söz edilemeyeceği kabul edilerek hak düşürücü süre gözetilmelidir.
Diğer taraftan esasa yönelik olarak, davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları ise davalı işveren ile aralarında irtibat bulunduğu tespit edilen diğer bildirim yapan şirketlerden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; dava konusu dönemde davacı ile birlikte davalı işyeri ve aralarında irtibat bulunduğu tespit edilen şirketlerin bordrolarında kayıtlı, her kademeden sigortalı ve çalışanlar ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler ilgili Kolluk ve Kurumdan sorulma k suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı;
sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu ile davacıya ödemelerin nasıl yapıldığı, çalışma gün ve saatleri araştırılmalı; öncesinde dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmalı ve yine dinlenecek tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde bu çelişki de giderilmeli ; böylece gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 31.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.