Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9739
Karar No: 2017/16218
Karar Tarihi: 21.11.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/9739 Esas 2017/16218 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/9739 E.  ,  2017/16218 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi-alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 21.11.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; amca çocukları olan tarafların 20 yılı aşkın süredir "..." adı altındaki işyerinde ve et kesimi yapılan besi çiftliğinde adi ortaklık şeklinde ticari işletmede faaliyet gösterdiklerini, çalışma koşulları, maddi konularda ve kar paylaşımı hususunda güveni sarsılan davalı yan ile anlaşma sıkıntısı altına giren davacının haklı nedenlerle ortaklıktan ayrılma talebinde bulunduğunu, ayrılma talebinin davalı yan tarafından kabul görerek, 01/08/2011 tarihinde tarafların muvafakatiyle ortaklığa son verilmesine karar verildiğini, 01/08/2011 tarihi itibari ile ticarethanenin mamelekinin tarafların babaları tarafından imzalanan tutanak ile belirlendiğini, toplam 530.737,00 TL olarak tespit edilen hesaba taşınmazlar ve bir kısım taşınır malların dahil olmadığını, ... adlı işletmenin bölgede marka değerine sahip olduğu, ayrılma payı hesaplanırken işyeri devir bedelinin de dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek adi ortaklığın tasfiyesine, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL ayrılma (çıkma) payının ayrılma tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ve tüm ferileri ile birlikte tasfiye usulüne göre hesaplanarak davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, tarafların adi ortak olarak kasaplık işi yaptıklarını, davacının adi ortaklık ilişkisine son vererek kendi adına kasap dükkanı açtığını, kasap dükkanındaki malların belirli olduğunu, işyerini terk etmeden önce kasayı davacının tuttuğunu, gelir paylaşımının günlük/ haftalık şekilde yapıldığını, Eylül 2011"de kasap dükkanındaki malların tamamının bittiği ve paraların paylaşıldığını, ortaklığın kasap dükkanı ve kamyonet dışında malvarlığı bulunmadığını, tarafların kasap dükkanındaki ortaklığın yanında süreklilik arzeden adi ortak olarak yaptıkları başkaca işlerin bulunmadığını, besi işinde ortaklıkları bulunmadığını, besi çiftliğinin üzerinde bulunduğu taşınmazın taraflar, babaları ve dedeleri adına kayıtlı olmasına karşın besi işini davalının babası ..."ın yaptığını, taşınmaza ortak olmalarının besi işinde ortak oldukları anlamına gelmeyeceğini, ... markasının Kasaplar Odası adına tescilli olduğunu, davacının tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki süresiz iş ortaklığının 01/08/2011 tarihinde tarafların muvafakati ile sona erdiği, tarafların %50"şer olarak eşit hisseye sahip oldukları gerekçesiyle yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları sonucunda davanın kabulü ile davacı ve davalı arasında adi şirket ortaklığının tasfiyesi ile tasfiye sonucunda;Ortaklığın defter değerlerine göre bedeli, maddi duran varlıkların fiili envanteri dikkate alınarak 131.438,84 TL"nin, davacının ortaklıktan ayrıldığı 2011 yılı (8.ay) verilerine göre stoklanmış 61.350,00 TL taze et, 3.750,00 TL sucuk olmak üzere toplamda 65.100,00 TL"nin 32.550,00 TL"sinin, besi çiftliğinde bulunan 361.450,00 TL büyükbaş ve 105.000,00 TL küçükbaş hayvan değeri, 28.800,00 TL yem değeri olmak üzere 495.250,00 TL"nin 247.625,00 TL"sinin, 250.000,00 TL peştemaliye (devir bedelinin) 125.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren mevduata işleyecek en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Kural olarak, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m.6) Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir.
    Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
    Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır.
    HMK"nın 200/1.(HUMK m.288 ve 289.) maddesi gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL"yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Sözü geçen maddenin 2.fıkrası gereğince, senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.
    Somut olayda davacı, davalı ile kasap dükkanında ve besi çiftliğinde adi ortaklıklarının bulunduğunu belirterek adi ortaklığın tasfiyesini talep etmiş, davalı taraf kasap dükkanında davacı ile adi ortaklık yaptıklarını kabul etmiş ancak besi çiftliğinde ortaklıkları olmadığını, besi işinin babası ... tarafından yapıldığını belirterek adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir. Mahkemece tanıklar dinlenmiş ve besi çiftliği de hesaplamalara dahil edilerek hüküm tesis edilmiş ise de; yukarıda belirtilen husular dikkate alındığında davacı besi çiftliğinin de ortaklığa dahil olduğunu usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Uyuşmazlığın miktarı itibari ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi ve dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınması mümkün değildir.
    Bu durumda davacı tarafın iddiasını ispat zımnında, "yemin" delili kalmaktadır, dosyanın incelenmesinden davacının "yemin" deliline dayandığı anlaşılmaktadır.
    Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacının besi çiftliğinin de adi ortaklığa dahil olduğu iddiasını HMK"nın 200.maddesi kapsamında yazılı delille ispat edemediği kabul edilerek, davacıya, iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması ve ortaya çıkacak uygun hukuksal sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    3-Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.)
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
    Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.".
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise "Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
    Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmü yer almaktadır. Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Keza, aynı yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
    Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
    Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü ihtiva etmektedir.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle taraflardan anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK"nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    Bütün bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamından, taraflar arasında kasap dükkanı işletmesinde geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalının yönetici ortak olduğu, adi ortaklığın 01.08.2011 tarihine kadar sürdüğü anlaşılmakta olup ,öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kasap dükkanına ilişkin ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesi istenilmeli, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktalar saptanmalı, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delilleri sorulup toplanmalı, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığı kabul edilmeli, taraf iddia ve delilleri değerlendirilerek, işletmeye ait bilançolar ve işletmenin kapasitesi dikkate alınarak, adi ortaklığın 01.08.2011 tarihi itibariyle malvarlığı tesbit edilmeli, adi ortaklığa ait olduğu halde dava tarihinden önce satılan taşınmazların ve taşınırların satış bedellerinin de adi ortaklığın malvarlığı içinde olduğu hususu gözetilerek uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yanılgılı ve eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Davacının besi çiftliğine ilişkin adi ortaklığı ispat etmesi durumunda, kasap dükkanı işletmesine ilişkin tasfiye şeklinin besi çiftliğine ilişkin tasfiyede de aynı ilkeler uygulanarak çözümlenmesi gerekmektedir.
    4-Kabule göre, mahkemece, tarafların kiracı oldukları ... işletmesi için peştamaliye(devir bedeli) belirlenmesi ve bu bedel için davacı yararına hüküm tesis edilmiş ise de mülga 6570 sayılı Kanunun 16. maddesinde yasaklanan bu bedele hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    5-Yine kabule göre de HMK 26.maddesinde; "Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" düzenlemesi yer almaktadır.
    Hakim, davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına karar veremez. Davacı talebini ıslah dilekçesi ile 513.589,50 TL"ye yükseltmesine karşılık mahkemece davacı yararına toplam 536.613,84 TL"ye hükmetmiş, davacı talebi aşılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY

    Sayın Çoğunluğun bozma ilamının ikinci bendindeki bozma gerekçelerine aşağıda açıklayacağım nedenlerle iştirak edilmemiştir.
    Bozma ilamının ikinci bendinde; “... Uyuşmazlığın miktarı itibarı ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi ve dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınması mümkün değildir. Bu durumda, davacı tarafın iddiasını ispat zımnında “yemin” deliline dayandığı anlaşılmaktadır.... Hal böyle olunca mahkemece; davacıya, adi ortaklığın varlığı hususun da davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması ve ortaya çıkacak uygun hukuksal sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir.
    Kural olarak, hukuki işlemlerde senetle ispat zorunluluğu olup, Adi Ortaklık İlişkisi de sözleşme temeline dayandığından tanıkla ispatlanması söz konusu olamaz. Ne var ki, ortaklığın konusunu oluşturan maddi vakıaların ispatı tanıkla her zaman mümkündür.
    Davacı taraf, davalı ile Adi Ortaklık ilişkisi içinde bulunduğunu iddia ederek; ortaklığın konusunun kasap dükkanı ve buna bağlı et kesimi yapılan besi çiftliği olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf ise, Adi Ortaklık ilişkisini kabul etmiş, ancak ortaklığın konusunun sadece kasap dükkanı ile sınırlı olduğunu, besi çiftliğinin ortaklığın konusuna girmediğini savunmuştur. Taraflar arasındaki ortaklığın esaslı unsurunu kasap dükkan işletmeciliği oluşturmaktadır. Kasap dükkanında doğal olarak et ve et ürünleri işlenir ve satılır. Davalı taraf, kasap dükkanındaki davacı ile olan ortaklığı kabul etmektedir. Hükme dayanak yapılan tanıklar ise beyanlarında; tarafların ortak oldukları bu kasap dükkanında işlenen ve satılan et ürünlerinin besi çiftliğinden gelen ürünler olduğunu beyan etmişlerdir. İhbar olunan davalının babası Ahmet’te (besi çiftliğinin resmiyette sahibi gözüken) besi çiftliğinde kesilen hayvanların etinin kasap dükkanında satıldığını, parasını her pazar aldığını söylemiştir.
    Öte yandan, davacı da sözü edilen besi çiftliğinin arsasında müşterek malik bulunmaktadır. Arz üzerindeki müştemilat aksi ispatlanmadıkça arza tabidir. Ortak oldukları kasap dükkanında işledikleri ve sattıkları etlerin kendi besi çiftliği yerine başka kişilerden alınması ve temini hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceği gibi ticari faaliyet ilkelerine de uygun düşmez. Davacı taraf, maddi vakıaya ilişkin iddiasını dinlettiği tanıklarla ispat etmiştir. Aksinin ispatı (besi çiftliğindeki kesilen hayvanların etlerinin para karşılığında -faturalı olarak- satıldığını) davalı tarafın ispat etmesi gerekir.
    Açıklanan nedenlerle, davalı taraf ortaklığın varlığını ve konusunu, toplanan tüm delillerle (tanık dahil) ispat etmiştir. Mahkemece yapılacak iş; bozma ilamının üçüncü bendinde açıklanan tasfiye hükümleri doğrultusunda tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek ve tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmak ve oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurmaktan ibarettir.
    Yukarıda açıkladığım gerekçelerle, Sayın Çoğunluğun bozma ilamının 2.bendindeki bozma gerekçelerine katılmadığıma ilişkin Karşı Oyumdur.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi