10. Hukuk Dairesi 2016/5931 E. , 2016/9014 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum ve davalı işveren avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Davacı, 1992 yılı başından itibaren, kadroya alındığı 2003 tarihine kadar ve halen çalışmakta olduğu davalı işyerinden bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemiş; mahkemece tanık beyanları hükme esas alınarak 01.01.1992-13.03.2003 tarihleri arasında çalıştığının kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin yaptığı değerlendirme, eksik incelemeye dayanmakta olup hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir.
İncelenen dava dosyasında davacının, talep ettiği dönem içerisinde; 01.03.1998-1998/I dönem, 15.09.1998-1998/III dönem, 01.11.1998-05.11.1998, 1999/I dönem-31.03.1999 tarihleri arasında dava dışı farklı işyerlerinden Kuruma bildirimler yapıldığı, 18.03.1999-14.03.2003 tarihleri arasında isteğe bağlı sigorta kaydının ve ardından davalı işyeri bünyesinde halen kadro karşılığında hizmetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı işveren ...; akit ödemeleri saklama süreleri dolduğundan, prim ödemeleri ile ilgili belge bulunmadığından ve istisna akdi ile çalıştığını iddia ettikleri davacı hakkında edimini ifa ettiğinden şahsi dosya örneğinin bulunmadığını bildirmiştir.
Mahkemece yukarıda değinilen bilgiler dahilinde, tarafların gösterdiği delillerle yetinilmeyip, kendiliğinden araştırma yapılarak, davacının çalışmasının geçtiği işyeri Kamu kuruluşuna ait olup ve Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğu dikkate alınarak; çalışma süresi ve şekli davacı yönünden somutlaştırılmalı, bu kapsamda özellikle davacıya talep ettiği hizmetin başlangıcının 1992 yılının hangi ayına ve mümkünse gününe ilişkin olduğu sorularak açıklığa kavuşturulmalı, yine çalışmalarının aralıksız olup olmadığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, tam veya kısmi süreli olup olmadığı, ortalama kaç saat hizmet sunduğu 4857 sayılı İş Kanunu"nun 63.maddesi (1475 sayılı Kanun"un 61.maddesi) ve 13. maddeleri gözetilerek ortaya konulmalı; davacının dava dışı işyerlerinden bildirilen çalışmaları dikkate alınarak her iki çalışmanın aynı zamanda nasıl gerçekleştiği, dava dışı çalışmalarla birlikte davalı ..."ye ait işyerinde çalışmasının mümkün olup olmadığı davacıdan da sorularak resen araştırılmalı; diğer taraftan iş sözleşmesinin askıda sayılmayıp diğer işverenler yanında zorunlu çalışma ile kesilmesi veya davalı ... yanındaki çalışmasına hizmet akdi sona erecek şekilde son verip yeniden çalışmaya başlaması halinde 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre irdelenmeli, çalışma süreleri 506 sayılı Yasanın 77 ve 78. maddeleri dikkate alınarak net olarak belirlenmeli; böylelikle davacının talep konusu tarihler arasında çalışmasının olup olmadığı ve varsa kesintili mi yoksa blok çalışma mı olduğu, gerçekte kaç gün olduğu tespit edilip, buna göre hak düşürücü süre tespiti yapılarak ,gerekli tüm soruşturma tamamlanıp uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum ve davalı işveren vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı TRT Genel Müdürlüğüne iadesine, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.