3. Hukuk Dairesi 2017/12659 E. , 2017/16184 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalı DEDAŞ aralarındaki menfi tespit-itirazın iptali davasına dair ...16.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10/12/2015 günlü ve 2014/410 E.-2015/444 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 20/02/2017 günlü ve 2016/5858 E.-2017/1638 K. sayılı ilama karşı davalı-birleşen davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kiracısı olduğu işyerinde, dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı elektrik aboneliğinin fiili kullanıcısı olduğunu, iş yerine bir süre elektrik faturası gelmeyince durumdan şüphelenerek sayacı kontrol ettiğini ve sayacın çalışmadığını gördüğünü, bunun üzerine davalı kuruma dilekçe vererek, sayacın değiştirilmesini istediğini; davalı kurumun "sen bir saat al, taktır biz mühürleriz" dediğini, bunun üzerine kendisinin yeni bir sayaç alarak taktırdığını, ısrarlı çabaları sonucu kurum görevlilerinin gelerek sayacı mühürlediğini ancak hemen ardından aynı görevlilerin, kendilerinin mühürleme yapma yetkilerinin olmadığından bahisle sayacın mührünü söktüklerini, sonrasında ise davalı kurum görevlilerinin bu defa "mühürsüz sayaçtan elektrik kullanmak" sebebiyle hakkında defalarca kez kaçak tutanağı düzenlediklerini ve kaçak borcu tahakkuk ettirdiklerini, oysa kaçak elektrik kullanmadığını, elektriğin sayaçtan geçtiğini, davalı kurumun yanlış yönlendirmesi ve görevini yapmamasından dolayı kendisinin sorumlu olamayacağını ileri sürerek, davalı kuruma kaçak kullanım nedeniyle 36.917 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kaçak elektrik kullandığını ve yapılan hesaplamaların tarife hükümlerine uygun olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı ..., davalının kaçak elektrik kullanması nedeniyle, toplam 46.615,79 TL için yapılan icra takibine vaki itirazının iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı-(birleşen dava davacısı) ... vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 20.05.2014 tarih, 2014/3510 esas, 2014/7740 karar sayılı ilamı ile; "...Mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan hukukçu bilirkişinin raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişinin elektrik tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı; bu nedenle, bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Uzman bilirkişi heyeti tarafından, davacının ödemesi gereken elektrik bedelinin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava dosyasının elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan elektrik mühendislerinden oluşan bilirkişi heyetine verilerek, rapor düzenlettirilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma gerekçesine göre, davalı-k.davacının sair temyiz itirazları incelenmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacının (birleşen dava davalısının) menfi tespit talebinde haklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davacının davalıya 36.917,59 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, söz konusu hüküm davalı (birleşen dava davacısı) vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 20.02.2017 tarih, 2016/5858 E., 2016/638 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı- birleşen dava davacısı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı- birleşen dava davacısının sair karar düzeltme istemleri yerinde değildir.
2-)Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararında gösterilen şekilde araştırma yapmak ve bozma kararında belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm vermek zorundadır.
Uyuşmazlık; asıl davada kaçak elektrik borcuna dayalı menfi tespit, birleşen davada ise kaçak elektrik borcuna dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı-birleşen dava davacısı kurum tarafından, davacı-birleşen dava davalısı hakkında düzenlenen 7 faklı kaçak tutanağı ile davacının kayıtsız sayaçtan elektrik kullandığının belirtildiği ve buna istinaden de kaçak elektrik borcu tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı-birleşen dava davalısı, kaçak elektrik kullandığı iddiasının doğru olmadığını, kurum görevlilerinin kendi taktıkları mühürü sonradan yine kendilerinin söktüğünü, kullandığı elektriğin sayaçtan geçtiğini ve bu nedenle kendisinin kaçak elektrik borcundan sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı-birleşen dava davacısı ise, davacı-birleşen dava davalısının kaçak elektrik borcundan sorumlu olduğunu belirterek, ödenmeyen borcun tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda alınan, 31.03.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, asıl dava davacısının kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını, asıl dava davalısı kurumun yapması gerekenin, davacının tesisatına taktırdığı sayacı mühürleyerek kayıt altına alması ve işyerinde geçmişe dönük elektrik enerjisinin kaydedilmediği ya da eksik kaydedildiği dönem var ise bu dönem için normal tüketim üzerinden fatura düzenlemesi olduğu halde davalı kurumun bunu yapmayarak davacı hakkında sürekli kaçak tutanakları düzenlediği, düzenlenen bu tutanaklarda tespiti yapılan endeks sayılarının, davacının kullandığı gerçek elektrik tüketimini gösterdiğini ve bu endekse göre tüketim borunun hesaplanması gerektiğini, bu doğrultuda yapılan hesaplamaya göre davacının, davalı kuruma 11.778,08 TL borcu olduğu, belirtilen dönem içinde davacının davalı kuruma yaptığı 4.575,47 TL"lik ödeme düşüldüğünde davacının gereken borcun 7.202,61 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı-birleşen dava davalısının kullandığı sayacın, davalı-birleşen dava davacısı kurum görevlileri tarafından mühürlendiği, ardında bu mührün yine kurum görevlileri tarafından söküldüğü, ancak davacının bu sayacı kullanmaya devam ettiği ve kullanılan elektriğin sayaçtan geçtiği anlaşılmakta olup, buna göre davacının eyleminin yönetmelik kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak nitelendirilemeyeceğinin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, alınan bilirkişi raporunda, davacı-birleşen dava davalısının kaçak elektrik kullanımdan değil de, normal tüketim bedeli üzerinden yapılan hesaplamaya göre davalı-birleşen dava davacısı kuruma toplam 7.202,61 Tl borçlu olduğu tespit edilmesine karşın, mahkemece, davacının davalı kuruma hiçbir borcu bulunmadığı yönünde yapılan değerlendirme ile asıl dava davacısının menfi tespit talebinin tümüyle kabulüne, birleşen dava davacısı kurumun itirazının iptali talebinin ise tümüyle reddine karar verilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bunun yanında, eldeki davada, bozmadan önceki ilk kararda asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile asıl dava yönünden davacının davalıya 35.100,66 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen dava yönünden ise ... 2.İcra Müdürlüğünün 2005/646 E. sayılı dosyasında takibin 6.577,00 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hükmü davalı- birleşen dava davacısı kurum vekili temyiz etmiş, Dairemizce hüküm temyiz eden taraf yararına bozmuş, ne var ki bozmaya uyan mahkeme, bu defa temyiz eden tarafın aleyhine olacak şekilde davacının (birleşen dava davalısının) menfi tespit talebinin tümüyle kabulüne, davalı (birleşen dava davacısı) kurumun itirazının iptali talebinin ise tümüyle reddine karar vermiştir.
Oysa ki; aleyhe hüküm verme yasağı nedeniyle, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın, temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan mahkeme, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla aleyhine bir hüküm veremez.
Hal böyle olunca mahkemece; bozmadan önceki kararın, davalı (birleşen dava davacısı) tarafından temyiz edildiği ve ilk kararda hükmedilen miktarın temyiz eden taraf yararına kazanılmış bir hak oluşturduğu göz önünde bulundurularak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde davacı (birleşen dava davalısı) lehine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalı- birleşen dava davacısının sair karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçelerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dava davacısı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 20.02.2017 tarih 2016/5858 E–2016/638 K sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 20.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.