22. Hukuk Dairesi 2016/11825 E. , 2016/17489 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, sendika üyelik adiat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili sendikanın, ...... Belediye Başkanlığında yıllardır örgütlü olduğunu, müvekkili sendika üyesi işçilerin tüzüğe göre üyelik aidatı ödemeleri gerektiğini ancak davalının işçilerden kestiği dayanışma ve üyelik aidatlarını ödemediğini, ayrıca dava konusu edilen alacağın gerçek miktarının davalıdan getirtilecek belgeler, bilirkişi incelemesi ve diğer delillerle tam ve kesin olarak belirleneceğinden talep edilen alacağın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 107. maddesi anlamında belirsiz alacak olduğunu ileri sürerek 2.000,00 TL belirsiz aidat alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı süresinde cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 18. maddesi ile mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 61. maddesi kapsamında, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
6356 sayılı Kanun"un 18. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.” Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de “Yukarıdaki hükümlere göre ödenmesi gereken aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işveren, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca İşletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.”
Mülga 2821 sayılı Kanun"un 61. maddesinin birinci fıkrasına göre ise “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise “Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.”
Belirtilen kanuni düzenlemelere göre, bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir.
Bu genel açıklamalar ışığında tarafların temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Zamanaşımı, alacak hakkının belirli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Diğer taraftan sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları dönemsel özellik gösteren borçlardandır. Kanunda belirtilen şartların yerine getirilmiş olması şartıyla toplu iş sözleşmesinde aidat borcunun ödenme zamanına ilişkin hüküm mevcut ise bu hüküm uyarınca üyelik ve dayanışma aidatı borçlarının ödenme zamanı ve temerrüt tarihi belirlenmektedir. Bu itibarla, sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları yönünden zamanaşımı süresi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126. maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 147. maddesinin birinci bendi gereğince beş yıldır.
Dosya içeriğinden, davacı tarafından belirsiz alacak davası niteliğinde açılan dava ile aidat alacaklarının talep edildiği, daha sonra yapılan tam ıslah ile dava türünün tam eda davası olarak değiştirildiği ve talep sonucunun da artırıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesi davalı Belediyeye 28.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı Belediyenin kapanması sonrasında taraf sıfatını kazanan İl Özel İdaresi tarafından ise 03.07.2014 tarihli dilekçe ile zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Belediyenin kapanması üzerine devir olgusu kanun gereği gerçekleştiğinden, bu durum kanuni cevap süresini uzatmayacağı gibi, kanun gereği taraf haline gelen İl Özel İdaresine yeni bir hak bahşetmez. Bu itibarla, davaya karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmediği halde, mahkemece aksi yöndeki gerekçe ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Diğer taraftan, ıslah dilekçesinin tebliği üzerine, davalı tarafından ıslaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı definin nazara alınmaması da doğru değildir. Mahkemece anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.