3. Hukuk Dairesi 2016/8942 E. , 2017/16170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, düğünde kendisine hediye edilen ziynet eşyalarının, davalı eşi ve ailesi tarafından, evlilik birliği içinde çeşitli sebeplerle elinden alındığını ve davalı eşi ... ile boşanmış olmalarına rağmen bu eşyaların kendisine iade edilmediğini ileri sürerek, sayı ve nitelikleri itibariyle tek tek sayılan ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının ziynetleri yanında götürdüğünü, kaldı ki davacıya talep ettiği kadar altın takılmadığını, ayrıca davalı olarak gösterilen kayınvalide ve kayınpedere husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm doysa kapsamı itibariyle, davacının kendi rızası ile ziynet eşyalarının gerek davalı koca ve gerekse diğer davalılara verdiği, bunun aksini ispata yarar herhangi bir delil sunulmadığı, davacının yemin hakkını da kullanmadığı, buna göre ispat yükü alında bulunan davacının iddiasının ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının kanıtlanması halinde, koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
Somut olayda davacı kadın dava konusu ziynet eşyalarının davalılar tarafından elinden alındığını ileri sürmüş olup, mahkemece, yapılan yargılama neticesinde davacı kadının talep ettiği bu ziynet eşyalarını rızası ile davalılara verdiğini kabul etmiştir. Davalı
tarafça mahkemenin bu gerekçesine karşı temyiz itirazında bulunulmamış olmakla, artık davacı kadının dava konusu ziynet eşyalarını davalılara teslim etmiş olduğu hususu sabit hale gelmiştir.
Buna göre, eldeki davada ispat külfeti yer değiştirmiş olup, davalılar söz konusu ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere söz konusu kendilerine verildiğini ispat edemedikçe iade ve tazmin ile yükümlüdür. Ancak, davalılar, davacı kadının ziynet eşyalarını bir daha iade edilmemek üzere verdiğini kanıtlayamamışlardır. Bu durumda, davalılar borç ödemek, hayvan almak, gibi çeşitli nedenlerle kullanılan ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftirler.
O halde mahkemece, ispat yükünün davalı tarafta olduğu göz önüne alınarak tüm deliller birlikte değerlendirmek suretiyle, davacı tarafça iddiası kanıtlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan, ispat yükünün davacı kadında olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.