Esas No: 2017/524
Karar No: 2020/391
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/524 Esas 2020/391 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 116-265
Kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan sanıklar ... ve ..."nin TCK"nın 204/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin Silifke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.04.2012 tarihli ve 459-113 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 01.02.2016 tarih ve 5453-632 sayı ile;
"...II) Sanık ... müdafiinin yüzüne karşı 04.04.2012 tarihinde verilen hükmün, sanık müdafii tarafından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 310/1. maddesinde belirlenen bir haftalık yasal süre geçtikten sonra 19.04.2012 havale tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş olduğu anlaşıldığından, süresinden sonra vaki temyiz isteminin aynı Yasa"nın 317. maddesi uyarınca reddi ile; sanık ... müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyizi nedeniyle sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkumiyet hükümlerine hasren yapılan incelemede;
Her ne kadar, suç tarihinde belediye başkanı olarak görev yapan sanık ..."ın, sanık ..."ye ait olup 12.10.2004 tarihinden sonra yapıldığını bildiği evin, anılan tarihten önce yapıldığını belirten, 08.02.2010 gün ve 112 sayılı, içeriği itibarıyla sahte olan belgeyi, Raziye"nin azmettirmesi üzerine, görevi gereği düzenleyip imzalamak suretiyle, "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçunu işlediği, sanık ..."nin ise sanık ..."i bu suçu işlemeye azmettirdiği kabul edilerek, her iki sanığın TCK"nın 204/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; evine elektrik bağlanmasını temin etmek maksadıyla içeriği itibarıyla sahte olan resmi belgeyi sanık ..."i yanıltmak suretiyle elde ederek kullanan sanık ..."nin aksine, sanık ..."in "belirtilen yazıda bahsedilen evin 1. katının 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığını tespit ettirdiği ve suça konu yazının da bu kata ilişkin olduğunu zannettiği" yönündeki savunmasının aksine, sahtecilik kastıyla hareket ettiğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından; sanık ..."in delil yetersizliğinden beraatına, sanık ..."nin ise TCK"nın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde her iki sanık hakkında TCK"nın 204/2. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 07.06.2016 tarih ve 116-265 sayı ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar müdafileri ve sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2016 tarihli ve 342911 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1386-2080 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 21.03.2017 tarih ve 38-1463 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kimliği belirsiz ihbar eden tarafından Bozyazı Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben 04.11.2010 havale tarihli dilekçe ile; Tekmen Belediyesi sınırları içerisinde kalan 1445 numaralı parselde, inceleme dışı sanık ..."nin kaçak inşaat yaptığının, kaçak inşaaatın Tekmen Belediyesince 20.01.2009 tarihinde mühürlenip durdurulmasına rağmen 2009 yılında tamamlanan bu kaçak inşaata elektrik aboneliği yaptırabilmek adına Tekmen Belediye Başkanı olan sanık ..."tan, ruhsatsız inşaatın 2004 yılından önce yapıldığına dair 08.02.2010 tarihli ve 112 sayılı belge alındığının, bu usulsüzlüğün incelenmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine sanıklar hakkında soruşturmaya başlandığı,
Dosya içerisinde yer alan 20.01.2009 tarihli durdurma yapı tatil zaptına göre; ruhsatsız inşaatın ..., 14 numaralı bina üzerine bir kat ilave şeklinde yapıldığının tespit edildiği,
Sanık ... imzalı ve 08.02.2010 tarihli Tekmen Belediye Başkanlığına hitaben yazılan dilekçe içeriğinin; “Tekmen Beldesi, ..., P30.d.17.a.A. pafta 1445 parsel üzerinde bulunan 14 A numaralı adreste kayıtlı meskenim elektrik abonesi yaptıracağımızdan, söz konusu yapının 12.10.2004 tarihinen önce yapılıp yapılmadığı ve elektrik abonesi olmasında herhangi bir sakınca olup olmadığı hakkında yazılı bir belgenin tarafıma verilmesi hususunda, gereğini ve bilgilerinize arz ederim.” biçiminde,
Bu dilekçeyi ilgi tutarak Tekmen Belediye Başkanlığınca Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ Mersin İl Müdürlüğüne hitaben hazırlanan sanık ... imzalı, 08.02.2010 tarihli ve 112 sayılı suça konu belge içeriğinin ise “İlgi dilekçe ile sorulan, Tekmen Kasabası, ... üzerindeki P30.d.17.a.A pafta, 1445 parselde bulunan 14 A No’lu yapı, 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olup elektrik abone olmasında herhangi bir sakınca yoktur.” şeklinde olduğu,
Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’nin Bozyazı Cumhuriyet Başsavcılığına cevaben gönderdiği 29.12.2010 tarihli yazısı ve eklerine göre; sanık ... ve inceleme dışı sanık Kadir’in oğlu olan diğer inceleme dışı sanık ... Deli’nin, suça konu belge ile Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’ye başvurduğu ve kendi adına elektrik aboneliği tesis ettirdiği,
Bozyazı Cumhuriyet Başsavcılığınca suça konu sahte belgeyi düzenlediği iddia edilen Tekmen Belediye Başkanı sanık ... yönünden soruşturma izni verilmesi için Bozyazı Kaymakamlığına yazı yazılması üzerine ön inceleme başlatıldığı,
Ön inceleme sırasında Tekmen Belediye Başkanlığınca gönderilen 03.06.2011 tarihli ve 525 sayılı yazıda; Tekmen Beldesi, ..., 1445 parsel, dış kapı no: 14 A olan yapının, Belediye kayıtlarındaki durumunun “Depo (Diğer)”, ne amaçla kullanıldığının “Depo (Ambar, Ardiye, Kiler)”, hangi tarihte yapıldığının ise “Belediye kurulmadan önce, takriben 1982-1983 yılları” şeklinde bilgilere yer verildiği,
Yapılan ön inceleme sonucunda düzenlenen 03.06.2011 tarihli ön inceleme raporunda; Tekmen Belediye Başkanlığının 03.06.2011 tarihli yazısına göre belgede belirtilen Tekmen Beldesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14 A numaralı adresteki yapının depo amacıyla kullanıldığı ve 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığının anlaşıldığı, ancak elektriğin belirtilen adrese değil de bu adresin üst katındaki kaçak inşaata bağlandığı, bu nedenlerle Belediye Başkanı ...’ın imzasıyla verilen 08.02.2010 tarihli ve 112 sayılı suça konu belgede herhangi bir sahtecilik ve usulsüzlük olmadığı, Belediye Başkanı ...’a soruşturma izni verilmemesi kanaati oluştuğu değerlendirmelerinin yer aldığı,
Bozyazı Kaymakamlığınca da 03.06.2011 tarih ve 5 sayı ile; Tekmen Belediye Başkanı sanık ... yönünden soruşturma izni verilmemesine karar verildiği, ancak Bozyazı Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilen bu kararın, Adana Bölge İdare Mahkemesince 12.07.2011 tarih ve 313-336 sayı ile kaldırılmasına ve sanık ... yönünden soruşturma izni verilmesine karar verildiği,
Sanık ...’nin 07.06.2016 tarihinde dosyaya ibraz ettiği dilekçesinde; dosya içerisindeki beyanlarının Belediye Başkanı diğer sanık ... ile görüştüğünde 2004 yılında inşaata başladıklarını sanık ...’e söylediği şeklinde tutanaklara geçmiş ise de diğer sanık ... ile kaçak inşaata ilişkin herhangi bir konuşmalarının olmadığını, kendisine ait parselin zemin katında bulunan iki adet bağımsız bölüm olduğunu, 14 numaralı bölümde daha önceden elektrik aboneliğinin bulunduğunu, zemin katta bulunan 14/A numaralı bağımsız bölüme elektrik aboneliği yaptırabilmek adına Belediyeye yazılı başvuru yaptığını, o tarihlerde üst katın mühürlü olup numarasının da bulunmadığını, Belediye Başkanı olan sanık ... tarafından 14/A numaralı bağımsız bölüm için verilen belgenin oğlu tarafından mühürlü olan üst kattaki bağımsız bölüm aboneliği için TEDAŞ’a sunulduğunu belirttiği,
Sanık ... müdafisinin temyiz dilekçesi ekinde yer alan ve sanık ...’ın dilekçesine cevap olarak hazırlanan Bozyazı Belediye Başkanlığının 09.06.2016 tarihli yazısına göre; Bozyazı ilçesi, Tekmen Mahallesi, Atatürk Caddesi Kadastronun yeni 222 ada 46 parsel (eski P30d.17.a.A pafta 1445 parsel) üzerinde bulunan bina ile ilgili olarak, bir adet dış kapı no: 14, bir adet iç kapı no: 14/A olan binalar (depo, ahır, ofis, iş yeri ve garaj) nitelikli ikametgâh harici yer olduğu, arazide yapılan incelemede de zeminde bir konut ve bir adet deponun numaralarının olduğu, birinci katta ise numarasız bir adet konut olduğunun tespit edildiği, binanın zemin katının takriben 1982 yıllarında yapılmış olabilceği kanaatinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
İnceleme dışı sanık ... Cumhuriyet savcılığında; eşi adına kayıtlı olan 1445 numaralı parselde oturduklarını, bu parselde 1983 yılında zemin üzerine bir kat inşa ettiğini, sadece zemin kat olduğunu, o tarihlerde bu yapının elektrik ve su aboneliğini yaptırdığını, ancak 2007 yılının sonlarına doğru zemin katın üzerine bir kat daha kaçak inşaat yapmaya başladığını, Belediyeye herhangi bir başvurusunun olmadığını, ancak Tekmen Belediyesince 2009 yılının Ocak ayında bu inşaat durdurulup mühürleme işlemi yapıldığını ama yetkililer gittikten sonra inşaata devam ederek kaçak yapıyı bitirdiğini, 1983 yılında inşa ettiği eve ilişkin su aboneliğini kaçak olan üst kattaki evde de kullandıklarını, ancak elektrik için ayrı abonelik tesis ettirdiklerini, üst kata elektrik bağlanmasını da eşi olan sanık ...’nin Belediyeye müracaatı üzerine Belediyeden aldıkları yazı ile TEDAŞ’a başvurarak sağladıklarını, inşaat ve abonelik işiyle kendisinin uğraştığını, ancak inşaatın yapıldığı yer eşi sanık ... adına kayıtlı olduğu için resmî belgelerde sanık ...’nin adının göründüğünü,
Muhakkik huzurunda verdiği ifadesinde; Tekmen Belediyesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14 A numaralı evlerine elektrik aboneliği yapılması için eşi sanık ... ile Tekmen Belediye Başkanlığına başvurduklarını, verdikleri dilekçe üzerine suça konu belgeyi Tekmen Belediyesinde çalışan Fen İşleri Müdürü Yusuf Bakır’ın hazırladığını ve “Siz oturun ben Başkana imzalatıp getireyim.” dediğini, daha sonra imzalattığı belgeyi alarak Belediyeden ayrıldıklarını, bir ay sonra da 14/A numaralı yer için aldıkları aboneliği üst kata taşıttıklarını,
Mahkemede farklı olarak; Belediye Başkanlığındaki yazının hazırlanması için eşinin gittiğini, kendisinin daha sonraki işlemleri Bozyazı’da eşi adına takip ettiğini, lüzum üzerine sorulduğunda; 2007 yılında kaçak inşaata başladıklarını söylemiş ise de tam olarak hatırlayamadığını, eşi sanık ...’nin dediği gibi 2004 yılında inşaata başladıkları hususunun doğru olduğunu,
İnceleme dışı sanık ... Deli Cumhuriyet savcılığında ve muhakkik huzurunda verdiği ifadesinde; sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’nin annesi ve babası olduğunu, şu anda oturmuş oldukları Tekmen Belediyesi, ..., No:14 sayılı yerdeki evin zemin katını kendisi doğmadan önce babasının inşa ettiğini, zaten önceden inşa edildiği için bu evin elektrik ve su aboneliği olduğunu, kendisinin evlenecek olması nedeniyle babası ...’nin bu zemin katın üzerine 2007 yılında bir kat inşaat yapmaya başladığını, evde olmadığı bir gün Tekmen Belediyesi görevlilerince inşaat ruhsatı alınmadığından inşaatın mühürlendiğini, ancak babasının inşaat yapımına devam ettiğini ve inşaatı bitirdiğini, 2009 yılının Haziran ayında evlenerek babasının inşa ettiği üst kattaki eve yerleştiğini, annesi sanık ...’nin Tekmen Belediyesine başvurarak aldığı 08.02.2010 tarihli yazıyı babası Kadir’in kendisine verdiğini ve bu yazıyı götürüp elektrik aboneliği yaptırmasını söylediğini, kendisinin de bu yazı ile birlikte TEDAŞ’a başvurarak üst kattaki evin elektrik aboneliğini kendi adına yaptırdığını,
Mahkemede farklı olarak; suça konu yazıyı Belediyeden kimin aldığını bilmediğini, sadece babasının kendisine bu yazıyı göstererek abonelik yaptırmasını söylediğini, ayrıca üst katın 2004 ile 2006 yılları arasında inşa edildiğini, çelişki üzerine sorulduğunda; soruşturma aşamasında inşaatın 2007 yılında başlayıp 2009 yılında bittiğini söylemiş ise de inşaata 2004 yılında başladıklarını, kalıplarını çıkardıklarını, ekonomik sebeplerle inşaatın biraz uzun sürdüğünü,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Cumhuriyet savcılığı ve muhakkik huzurunda verdiği ifadesinde; suç konusu parsel ve üzerine yapılan evin kendi adına kayıtlı olduğunu, bu parsele 1983 yılında zemin katı eşinin yaptığını ve o tarihte bu yapıya elektrik ile su aboneliği de yaptırdıklarını, oğlu inceleme dışı sanık ...’i evlendirecekleri için hatırladığı kadarıyla 2004 yılında zemin katın üzerine bir kat daha çıkmaya başladıklarını, ancak 2009 yılında bu inşaatın Belediye görevlilerince mühürlendiğini, arsa ve evin kendi üzerine kayıtlı olduğunu ancak herhangi bir şeye karışmadığını, sadece Tekmen Belediye Başkanlığına hitaben yazılan dilekçeyi yazıp 08.02.2010 tarihinde belediyeye sunduğunu, Belediye Başkanı da sorduğunda 2006 yılında inşaata başladıklarını söylediğini, Belediye Başkanının da kendilerine yapının 2004 yılından önce yapıldığına dair yazıyı verdiğini, mühürleme işlemini yapan Belediyenin ruhsatsız inşaattan haberdar olduğunu, elektrik aboneliğini Tekmen Belediyesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A sayılı yer için aldıklarını, daha sonra oğlu ... için yaptıkları üst kattaki daireye onun adına aktardıklarını ve hâlen bu adreste elektrik aboneliğinin kullanılmakta olduğunu, suç işleme kastının olmadığını,
Mahkemede farklı olarak; eşi TEDAŞ’a üst kattaki yapıya elektrik aboneliği yaptırmak için gittiğinde, TEDAŞ görevlilerinin Belediyeden yazı gerektiğini söylediklerini, belirtilen belgeyi almak için Tekmen Belediyesine gittiğinde Belediye Başkanının sorusuna yanıt olarak inşaatın yapımına 2004 yılında başladıklarını beyan ettiğini, Belediye Başkanının da inşatın 2004 yılından önce yapıldığına dair suça konu belgeyi verdiğini, çelişki üzerine sorulduğunda; savcılıkta verdiği ifadesinde inşaata 2004 yılında başladıklarını söylediğini ancak zapta 2006 diye yazılmış olduğunu,
Sanık ... aşamalarda; 29.03.2009 tarihinden itibaren Tekmen Belediye Başkanı olarak görev yaptığını, inceleme dışı sanık ...’yi tanıdığını, ancak sanık ...’yi tanımadığını, inceleme dışı sanık ...’nin yaptığı kaçak inşaattan dolayı 2009 yılında inşaatının durdurulup mühürlendiğini, bu olayla ilgili olarak encümen kararları ile uzatma kararları verdiklerini, bu nedenle inceleme dışı sanık Kadir’in kaçak inşaat yaptığını bildiğini, Tekmen Belediye Başkanlığınca Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’ye hitaben düzenlenen 08.02.2010 tarihli ve altında kendi imzası bulunan suça konu belgeyi, sanık ...’nin aynı tarihli dilekçesine istinaden düzenleyip imzalayarak verdiğini, sanık ...’ye inşaatı ne zaman yaptığını sormadığını, ancak dilekçede belirtilen Tekmen Belediyesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A sayılı yer için yaptıkları araştırmada bu yapının 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığını anladıklarını ve bu nedenle belgeyi bu şekilde hazırladıklarını, başvurulan yerin elektrik aboneliğinin olup olmadığını bilmediğini, adrese dayalı nüfus kayıt sistemine geçildiğinde bütün evlere numara verildiğini, sanık ...’nin dilekçesinde belirttiği bu evin de bu şekilde numara aldığını, 2007 tarihinden sonra hiçbir binaya numara verilmediğini, başvurulan yerin üst katında kaçak inşaattan dolayı durdurma kararı verdiklerini tutanaklardan bildiğini, ancak zaten 2004 yılından önce yapılmış olan alt kat için bu belgeyi düzenlediğini, üst kat için böyle bir belgeyi düzenlemesinin söz konusu olmadığını, belgeyi düzenledikten sonra sanık ...’ye verdiğini, belirttiği gibi inşaatın ne zaman yapıldığını sormadığını, belgeyi 14/A sayılı yapı için verdiğini, suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuşlardır.
Öncelikle uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından, 3194 sayılı İmar Kanunu’na 5784 sayılı Kanunla eklenen Geçici 11. maddenin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
3194 sayılı Kanun’un Geçici 11. maddesi “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon, doğal gaz gibi alt yapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür.” şeklinde olup bu hükümle 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılara elektrik ve su gibi aboneliklerin tesisinde yapı (inşaat) ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi varlığının aranmayacağı açıkça belirtilmiştir.
Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile eşi inceleme dışı sanık Kadir ve oğlu inceleme dışı sanık ...’in birlikte yaşadıkları Tekmen Belediyesi sınırları içerisindeki 1445 numaralı parselin zemin katında 14 ve 14/A numaralı tek katlı bina üzerine bir kat ilave yapı inşa etmeye başladıkları, bu ilave yapının, ruhsatsız olması nedeniyle Tekmen Belediyesince 20.01.2009 tarihinde mühürlenip inşaatın durdurulmasına rağmen 2009 yılında yapıyı tamamladıkları ve bu kaçak yapıya elektrik aboneliği yaptırabilmek adına sanık ...’nin 08.02.2010 tarihli, “Tekmen Beldesi, ..., P30.d.17.a.A. pafta 1445 parsel üzerinde bulunan 14 A numaralı adreste kayıtlı meskenim elektrik abonesi yaptıracağımızdan, söz konusu yapının 12.10.2004 tarihinen önce yapılıp yapılmadığı ve elektrik abonesi olmasında herhangi bir sakınca olup olmadığı hakkında yazılı bir belgenin tarafıma verilmesi hususunda, gereğini ve bilgilerinize arz ederim.” içerikli dilekçesiyle Tekmen Belediye Başkanlığına yaptığı başvuru üzerine Tekmen Belediye Başkanlığınca Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ Mersin İl Müdürlüğüne hitaben hazırlanan sanık ... imzalı, “İlgi dilekçe ile sorulan, Tekmen Kasabası, ... üzerindeki P30.d.17.a.A pafta, 1445 parselde bulunan 14 A No’lu yapı, 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olup elektrik abone olmasında herhangi bir sakınca yoktur.” içerikli, 08.02.2010 tarihli ve 112 sayılı iddianameye konu belgenin, sanık ...’ye verildiği, daha sonra inceleme dışı sanık ...’in bu belgeyi kullanarak 1445 numaralı parselin zemin katında bulunan 14 ve 14/A numaralı dairelerin bulunduğu bina üzerindeki kaçak yapıya elektrik bağlattığı olayda;
Sanık ..."nin Tekmen Belediyesine başvurduğu dilekçesinde Tekmen Beldesi, ..., P30.d.17.a.A. pafta 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A numaralı yer için bilgi ve evrak istediği, bu dilekçe üzerine diğer sanık ... tarafından düzenlenen dava konusu belgede de yine 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A numaralı yer yönünden bilgi verildiği, dosya içerisinde yer alan Tekmen Belediye Başkanlığının 03.06.2011 tarihli yazısında ve sanık ... müdafisinin temyiz dilekçesi ekinde ibraz ettiği Bozyazı Belediye Başkanlığının 09.06.2016 tarihli yazısında; suça konu belgede belirtilen Tekmen Beldesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A numaralı yapının 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığının belirtildiği, sanık ..."in aşamalarda istikrarlı şekilde; dilekçede belirtilen Tekmen Belediyesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A sayılı yer için yaptıkları araştırmada bu yapının 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığını anladıklarını ve bu nedenle belgeyi bu şekilde hazırladıklarını, başvurulan yerin elektrik aboneliğinin olup olmadığını bilmediğini, adrese dayalı nüfus kayıt sistemine geçildiğinde bütün evlere numara verildiğini, sanık ...’nin dilekçesinde belirttiği bu evin de bu şekilde numara aldığını, 2007 tarihinden sonra hiçbir binaya numara verilmediğini, başvurulan yerin üst katında kaçak inşaattan dolayı durdurma kararı verdiklerini tutanaklardan bildiğini, ancak zaten 2004 yılından önce yapılmış olan alt kat için bu belgeyi düzenlediğini, üst kat için böyle bir belgeyi düzenlemesinin söz konusu olmadığını savunduğu ve sanık ...’nin 07.06.2016 tarihinde dosyaya ibraz ettiği dilekçesinde de; kendisine ait parselin zemin katında bulunan iki adet bağımsız bölüm olduğunu, 14 numaralı bölümde daha önceden elektrik aboneliğinin bulunduğunu, zemin katta bulunan 14/A numaralı bağımsız bölüme elektrik aboneliği yaptırabilmek adına Belediyeye yazılı başvuru yaptığını, o tarihlerde üst katın mühürlü olup numarasının da bulunmadığını, Belediye Başkanı olan sanık ... tarafından 14/A numaralı bağımsız bölüm için verilen belgenin oğlu tarafından mühürlü olan üst kattaki bağımsız bölüm aboneliği için TEDAŞ’a sunulduğunu dile getirdiği dikkate alındığında, Tekmen Belediyesi, Akdeniz Mahallesi, 1445 parsel üzerinde bulunan 14/A"nın, depo (ahır, ambar, ardiye) kullanımı için zemin katta bulunan ve 12.10.2004 tarihinde önce inşa edildiği anlaşılan bir yapı olması, bu itibarla mevzuata uygun şekilde hazırlanan dava konusu belgede de belirtildiği üzere bu yapıya elektrik bağlanmasında herhangi bir sakınca bulunmaması karşısında, sanık ... imzalı 08.02.2010 tarihli iddianameye konu belgenin gerek şeklen, gerekse içerik itibarıyla sahteliğinden bahsedilemeyeceği ve Toroslar EDAŞ görevlilerinin gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin yapımı 2009 yılında tamamlanan birinci kattaki ruhsatsız yapıya elektrik bağlamış olmalarının bu belge içeriğinin doğruluğuna herhangi bir etki etmeyeceği anlaşılmakla, iddianameye konu belgede herhangi bir sahtelik bulunmadığı ve bu suretle sanıklara atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan mahkûmiyet hükümleri kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümünün iddianameye konu belgede herhangi bir sahtelik bulunmaması sanık ... hakkında atılı sanık ..."ı sahte resmi belge düzenlemeye azmettirme suçu yönünden ise 5237 sayılı TCK"nın 40/3 maddesinde belirtilen bağlılık kuralı nedeniyle sanıklara atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan mahkûmiyet hükümleri kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı;
"Uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından, "faillik" ve "şeriklik" kavramları üzerinde durulması gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda, 765 sayılı Kanun"daki "asli iştirak-feri iştirak" ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki; "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır." şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK"nın 39. maddesinde; "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı"da aynı Kanun’un 40. maddesinde; "(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir." biçiminde,
Düzenlenmiştir.
Ancak belli sıfata sahip olan kişilerce işlenebilen suçlara özgü suç denmektedir. Örneğin, zimmet ve rüşvet gibi suçlar ancak kamu görevlisi sıfatına haiz kişilerce işlenebileceğinden özgü suç niteliğindedir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına "şerik" denilmekte olup 5237 sayılı TCK’nda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olabilecektir.
"Azmettirme" 5237 sayılı TCK"nın 38. maddesinde;
"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Azmettirme, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Eğer kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise bu takdirde azmettirme değil, artık aynı Kanun"un 39/2. maddesi kapsamında manevi yardım söz konusu olacaktır. Azmettiren konumundaki kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Bu kastın, failde belli bir suçu işleme konusunda karar oluşturmayı, suçun bu kişi tarafından işlenmesi hususunu ve azmettirilen suçun kanuni tanımındaki unsurlarını kapsaması gerekli olmasına karşın, eylemin yer ve zamanı ile işleniş tarzına ilişkin ayrıntıların belirlenmesine gerek yoktur.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmış,
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ..., eşi inceleme dışı sanık Kadir ve oğlu inceleme dışı sanık ...’in birlikte yaşadıkları Tekmen Belediyesi sınırları içerisindeki 1445 numaralı parselin zemin katında bulunan 14 ve 14/A numaralı dairelerin bulunduğu binanın üzerine bir kat ilave yapı inşa etmeye başladıkları, bu yapının, ruhsatsız olması nedeniyle Tekmen Belediyesince 20.01.2009 tarihinde mühürlenip durdurulmasına rağmen 2009 yılında yapıyı tamamladıkları ve bu kaçak yapıya elektrik aboneliği yaptırabilmek için sanık ...’nin 08.02.2010 tarihli dilekçesiyle Tekmen Belediye Başkanlığına yaptığı başvuru üzerine Tekmen Belediye Başkanlığınca Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ Mersin İl Müdürlüğüne hitaben hazırlanan sanık ... imzalı, "İlgi dilekçe ile sorulan, Tekmen Kasabası, ... üzerindeki P30.d.17.a.A pafta, 1445 parselde bulunan 14 A No’lu yapı, 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olup elektrik abone olmasında herhangi bir sakınca yoktur." içerikli, 08.02.2010 tarihli ve 112 sayılı suça konu belgenin, sanık ...’ye verildiği, daha sonra inceleme dışı sanık ...’in bu belgeyi kullanarak 1445 numaralı parselin zemin katında bulunan 14 ve 14/A numaralı dairelerin bulunduğu bina üzerindeki kaçak yapıya elektrik bağlanmasını sağladığı olayda;
Sanıklar hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri, Özel Dairece sanık ...’in sahtecilik kastıyla hareket ettiğine dair delil bulunmadığından beraatine, sanık ...’nin ise TCK’nın 204. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş ise de sanık ...’nin savunmalarında; suça konu belgeyi Tekmen Belediyesinden almak için gittiğinde kaçak yapının inşaatına hangi yılda başladıkları konusunu diğer sanık ... ile konuştuklarını ifade etmesi, sanık ...’ın da aşamalarda; sanık ... ve inceleme dışı sanıkların oturdukları parseldeki bina üzerine kaçak yapı inşa ettiklerini Tekmen Belediyesince yapılan mühürleme ve tutanaklar nedeniyle bildiğini belirtmesine rağmen sanık ...’nin dilekçesi doğrultusunda anılan parselde daha önceden bulunan yapıyı, 2009 yılında tamamlanan ruhsatsız yapıdan ayırmaksızın suça konu belgeyi düzenlemesi karşısında, sanığın, sahtecilik kastıyla hareket etmediğinin söylenemeyeceği, sanık ..."nin Belediyeye hitaben yazdığı dilekçesine cevap olarak hazırlanacak yazıda; 1445 numaralı parselde bulunan yapının, zemin katının 12.10.2004 tarihinden önce, birinci katının ise 12.10.2004 tarihinden sonra inşa edildiğinin açıkça belirtilmesi gerekirken, sanık ..."ın sanki 1445 numaralı parselde bulunan bütün binanın 12.10.2004 yılından önce inşa edilmiş gibi bir belge düzenlemek suretiyle kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu işlediğinin,
Sanık ...’nin de olayın en başından itibaren inşa ettikleri ruhsatsız yapıya elektrik bağlatmak amacıyla hareket ettiğinin gerek kendi, gerekse inceleme dışı sanıkların tüm ifadelerinden açıkça anlaşılması göz önünde bulundurulduğunda, sanık ...’nin 08.02.2010 tarihli dilekçesini Tekmen Belediyesine ibraz edip diğer sanığı belirtilen ruhsatsız yapıya elektrik bağlatabilmek için gerekli olan suça konu belgeyi düzenlemesi yönünde azmettirdiği, bu suretle azmettiren sıfatıyla kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu işlediğinin,
Kabulü gerektiği" düşüncesiyle,
Sanık ..."a atılı kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunun oluşmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan üç, sanık ... Taş"a atılı kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunun oluşmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer gerekçelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli ve 116-265 sayılı direnme kararına konu, sanıklar hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, iddianameye konu belgede herhangi bir sahtelik bulunmaması nedeniyle sanıklara atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan mahkûmiyet hükümleri kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 01.10.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.