Esas No: 2016/19480
Karar No: 2021/73
Karar Tarihi: 12.01.2021
Danıştay 4. Daire 2016/19480 Esas 2021/73 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19480
Karar No : 2021/73
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :...Vergi Dairesi Başkanlığı (... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen ... tarih ve ... , ... , ... tarih ve ... , ... tarih ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına iş yerinde yapılan yoklamaların incelenmesinde davacının kirası, işyeri büyüklüğü, kazancı gibi hususlar göz önünde bulundurulduğundan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Basit Usule Tabi Olmanın genel Şartları" başlıklı 47. maddesinde yer alan basit usule tabi olmanın genel şartlarını taşıdığı görüldüğünden gerçek usulde mükellefiyet tesis edilerek beyannamelerini vermediğinden bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak re'sen tarh edilen vergi ve cezalarda hukuka uyarlık bulunmadığı, bu durumda her ne kadar davacı tarafından cezalı tarhiyat aşamasında dava yoluna gidilmese de, ödeme emri içeriği alacağın, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde belirtilen "böyle bir borcu olmadığı" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuki isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından usulüne uygun kesinleştirilen amme alacağının ödenmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına düzenlenen ... tarih ve ..., ..., ... tarih ve ..., ... tarih ve ... sayılı ödeme emirlerinin, ödeme gücünün olmadığı iddiasıyla iptali istemiyle açılan davada Vergi Mahkemesince verilen kabul kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının yürüttüğü faaliyetine ilişkin beyannamelerini vermediğinden bahisle sevk edildiği takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin 04/03/2015 tarihinde bizzat ve 05/12/2014 tarihinde işçisine usulüne uygun tebliğ edildiği, dava konusu edilmeksizin ve ilgili yasa kurallarında belirtilen yazılı sürelerin geçmesine karşın vadesinde ödenmemesi nedeniyle amme alacağı niteliği kazanan vergi ve cezaların tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Ödeme emrine karşı açılan davalarda, amme alacağının oluşumu ile ile ilgili hukuka aykırılık iddialarının incelenip incelenemeyeceği konusunda Danıştay dava daireleri arasında içtihat birliğinin sağlanamadığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin pek çok kararlarında belirtildiği gibi, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa'nın 'Hak arama hürriyeti' başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" denilerek yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturur (AYMK., E.2009/83, K.2011/29).
"6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1. maddesine göre kamu alacakları, Devlete ve diğer kamu tüzel kişilerine ait vergi, resim, harç, mahkeme masrafı, vergi cezası, para cezası, gecikme zammı ve gecikme faizi gibi alacaklardır. 6183 sayılı Kanun’un esası, vergiler başta olmak üzere kamu alacağını güvence altına almak ve ödenmediği takdirde kamu alacağını zora dayanarak, Devlet gücü ve memurları eliyle tahsil etmektir (B. No: 2013/2420, 14/1/2014, § 27).
Kamu alacağını ödemekle yükümlü olan borçlunun, bu alacak ile ilgili ödeme emri çıkartılması aşamasına gelmeden alacağın esasına ilişkin yargı mercilerine başvurma hakkı bulunmaktadır. Özel kanununda hüküm bulunan hâllerde ödeme vadesinde, yoksa 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre tebliğden itibaren bir aylık süre içinde yargı yerlerine başvurarak kamu alacağının esası dava konusu edilebilecektir. Kamu alacağı esasının dava konusu edilmemesi veya dava konusu edilmesine rağmen alacakta hukuki sakatlık bulunmadığına karar verilmesi durumunda alacak kesinleşmiş olacak ve tahsili için ödeme emri düzenlenecektir. 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin birinci fıkrasına göre bu aşamada ödeme emrine itiraz hâlinde mahkeme davayı sırf tahsile ilişkin olarak, böyle bir borcun olmadığı, borcun kısmen ödendiği ve borcun zamanaşımına uğradığı nedenleriyle sınırlı olarak inceleyebilecektir (B. No: 2013/2420, 14/1/2014, §28)" AHMET TÜRKO, 12.03.2015, B. No: 2013/5949, §48-49).
Bakılmakta olan davada, iptali talep edilen ödeme emirlerinin dayanağını teşkil eden ihbarnamelerin davacıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine ve dava açma hakkı engellenmemesine rağmen dava açılmadığı ve sonuç olarak amme alacağı usulüne uygun kesinleştiğinden dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.