3. Ceza Dairesi 2014/8591 E. , 2014/9296 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2014/23335 Kanun Yararına Bozma
MAHKEMESİ :Tosya(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ :22/10/2013
NUMARASI :2013/11 / 2013/228
Kasten yaralama suçundan sanık Z.. G.."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a, 35, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.240,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair Tosya Sulh Ceza Mahkemesinin 22/10/2013 tarihli ve 2013/11 esas, 2013/228 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 13.01.2014 tarih ve 2013/889-2780 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 27.01.2014 tarih ve 2014/23335 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1 - Mahkemesince kararın gerekçe ve hüküm kısmında sanığın kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunması gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, bu koşul dışında başkaca objektif ve sübjektif koşullar yönünden bir değerlendirme yapılmadığı cihetle, sanığın sabıka kaydında yer alıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olarak kabul edilen ilamın, Tosya Sulh Ceza Mahkemesinin 03/04/2012 tarihli ve 2011/361 esas, 2012/183 sayılı kararı ile hükmolunan ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan ilam olduğu, bu ilamın davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” niteliği bulunmadığından, kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak kabul edilemeyeceği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceğinin gözetilmemesinde,
2- Sanığın babası olan müşteki A..G.."un soruşturma aşaması ve mahkeme ifadelerinde sanık ile aralarında yaşanan tartışma sırasında birbirlerinin yakalarından tuttuklarını, sanığın kendisini yaralamaya teşebbüs olarak değerlendirilecek bir eylemi bulunmadığını beyan ettiği ve tanık beyanlarının da bu yönde olduğu, olay esnasında müştekinin sanığın yanına gelerek üzerine yürüdüğü ve tartışmayı başlattığı, sanığın savunmalarında suçlamayı kabul etmediği cihetle, sanığın yaralamaya teşebbüs suçuna vücut verecek eylemi bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) İhbar edilen 2 no"lu bozma nedenine yönelik olarak yapılan incelemede;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; Sanık Z.. G.."un babası olan müşteki A.. G.. ve tanık S.. A.."ın soruşturma aşaması ve mahkeme ifadelerinde; sanıklar arasında yaşanan tartışma sırasında sanıkların birbirlerinin yakalarından tuttukları, yumruklarını sıktıkları, tanığın araya girerek birbirlerine vurmalarını önlediği olayda eylemin yaralamaya teşebbüs olarak değerlendirilmesi mahkemenin takdirine ilişkin bir konu olup, mahkeme takdir hakkını bu yönde kullanarak uygulama yapmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini içeren talebi, 2 nolu bozma nedeni yönünden, Tosya Sulh Ceza Mahkemesinin 22/10/2013 tarihli ve 2013/11 esas, 2013/228 sayılı Kararının, takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nin 309. maddesi koşullarını taşımayan kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE,
2) İhbar edilen 1 no"lu bozma nedenine yönelik olarak yapılan incelemede;
Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Tosya Sulh Ceza Mahkemesinin 22/10/2013 tarihli ve 2013/11 esas, 2013/228 kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.