10. Hukuk Dairesi 2016/988 E. , 2016/8895 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davalı yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesidir.
Mahkemece, hak sahiplerinin açtığı tazminat davasında alınan kusur raporu hükme esas alınarak, davalı şirket % 74, ocak çavuşu ... % 1, sigortalı % 25 oranında kusurlu bulunmuşsa da, davalılar ... ve ... hakkında açılan ceza davasında; Uzunköprü Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2004/417 Esas ve 2006/34 Karar sayılı kararı ile, ... 1/8, ... 2/8, sigortalı ise 5/8 oranında kusurlu bulunmuş; sanıklar hakkında verilen erteli para cezasının 9. Ceza Dairesi"nin 27.01.2010 tarih ve 2009/3475 esas ve 2011/519 karar sayılı ilâmı ile 5271 sayılı CMK 231. maddesinin değerlendirilmesi bakımından bozulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 sayılı Yasa"nın 73. maddesi ) hükmü uyarınca, hukuk hâkimi ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı değilse de kesinleşmiş ceza ilâmıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır. Bu anlamda; ceza davasında kusurlu bulunarak mahkûm edilmiş olmaları ve mahkûmiyetin kesinleşmesi halinde cezada mahkum olan kişilere kusur payı verilmesi gerekeceği muhakkaktır.
Şu hâlde Mahkemece; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile, işçi sağlığı ve işgüvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan, ceza dava dosyasında kabul edilen olguda dikkate alınarak, yeniden kusur raporu aldırılmalı, maddi oluşa ve kanuna uygun olarak kusur oran ve aidiyetleri usûlünce belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Ayrıca, davada teselsül hükümlerine dayanıldığı ve davalılar Kuruma karşı teselsül hükümlerine dayalı olarak sorumlu oldukları halde, her bir davalının kendi kusur oranı dahilinde sorumluluklarına hükmedilmesi usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.