Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/729
Karar No: 2012/6849
Karar Tarihi: 09.07.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/729 Esas 2012/6849 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası, asliye hukuk mahkemesinde kabul edilmiştir. Ancak davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme kararında, dava konusu taşınmazın zilyetliği ve miras bırakanın ölüm tarihine göre elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, davanın esasının incelenmesi için mahkeme, mirasçılık belgesinin istenmesi, mahallinde keşif yapılması, uzman ziraatçı, orman mühendisi ve teknik bilirkişilerin de yer alacağı bir ekiple taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının saptanması gibi işlemler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, kadastro kanununun 14. maddesi de hatırlatılmış ve tescil edilmiş taşınmazların miktarı, çalışma alanları ve tescil tarihleri gibi bilgilerin Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulması gerektiği ifade edilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: TMK.nun 701. maddesi, TMK.nun 640 ve 702. maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi, 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi, 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi, HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddesi.
8. Hukuk Dairesi         2012/729 E.  ,  2012/6849 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.03.2011 gün ve 63/543 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastro çalışmalarında davalı Hazine adına tespit edilen 115 ada 54 parsele ilişkin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 115 ada 54 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu parsel, 1.127,71 m2 yüzölçümü ve ham toprak vasfıyla senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, tarım alanına dönüştürülmesi mümkün bulunan yerlerden olduğu belirtilmek suretiyle 21.6.2002 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız kesinleşmesi üzerine 26.12.2002 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
    Davacı, niza konusu taşınmazın ve çevresinin ağaçlandırılarak, zeytinlik haline getirildiğini, 35 yıldır bütün halde zilyetliğinde bulunan taşınmazın bir bölümünün aynı ada 53 parsel numarasıyla adına tespit edildiğini, bir bölümününse yine aynı ada 60 parsel numarasıyla 2B alanı olarak belirlendiğini açıklamıştır. Dava konusu taşınmazın babasının 1960’lı yıllarda ölümü üzerine davacı zilyetliğinde bulunduğunun, içindeki eski evde uzun süre davacının anne-baba ve kardeşleriyle oturduğunun, zeytin ağaçları diken davacının mahsullerini toplamak suretiyle tasarrufunu sürdürdüğünün, yerel bilirkişi ve tanıklar, yabani zeytinlerin aşılanması sonucu verim alınabilir hale getirilen 20 ila 40 yaşlarında zeytin ağaçlarıyla kaplı bulunduğunun ziraatçı bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine, yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; dosya arasında mirasçılık belgesi bulunmamakla birlikte, beyana göre davacının miras bırakanı-babası 1960"lı yıllarda ölmüştür. Davacının miras bırakanının ölüm tarihine göre TMK.nun 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK.nun 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Yani tasarrufi işlemler tüm mirasçıların katılımıyla yapılabilir. Kural olarak, dava açmak da tasarrufi bir işlemdir. Miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3.kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir.
    Öte yandan somut olayda miras bırakandan kaldığı iddia olunan taşınmazın taksim edilip edilmediği hususu üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca Mahkemece yapılacak iş; miras bırakana ait mirasçılık belgesinin istenilmesi, HMK.nun 288 vd.maddeleri gereğince mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklara uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, zilyetliğin davacıya ne şekilde intikal ettiği hususlarının sorularak dava şartı üzerinde durulması, uyuşmazlık konusu taşınmazın miras bırakandan intikalen davacıya kaldığının doğrulanması halinde yargılamaya devamla iddia ve savunma doğrultusunda inceleme yapılarak davanın esası bakımından hüküm kurulması; dava konusu taşınmazın miras bırakandan intikalen davacıya kaldığının ispatlanamaması- tüm mirasçılara ait bulunduğunun anlaşılması halinde ise dava yalnız davacı adına tescil istemiyle açıldığından, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediğinden diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya temsilci atanması suretiyle de dava şartının yerine getirilmesi mümkün olmadığına göre davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.
    Ayrıca, bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için taşınmazın nitelik itibariyle de kazanıma elverişli yerlerden olması gerekir. Paftaya göre, dava konusu taşınmazın sınırında Gökyer ve Semerli Devlet Ormanı bulunmaktadır. Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda usulüne uygun inceleme yapılmamış olması doğru olmamıştır.
    Kaldı ki, ziraatçı bilirkişinin 29.3.2011 tarihli raporunda; dava konusu taşınmazın zeytin ağaçlarıyla kaplı bulunduğu belirtilmekle birlikte, yabani zeytinlerin aşılanması suretiyle oluşturulduğu bildirilen zeytinlerin aşılanma yaşları tespit edilmemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılacak keşifte, uzman ziraatçı, orman mühendisi ve teknik bilirkişilerle birlikte taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunun saptanması, zirai yönden niteliğinin tereddüte yol açmayacak biçimde, bilimsel verilere dayalı ve denetime uygun şekilde belirlenmesi, dava konusu parsele komşu davacı adına tespit edildiği bildirilen 115 ada 53, 52, 60 ve 66 parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtlarının getirtilerek nizalı yönü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması gerekir.
    Bundan ayrı; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı (ve uyuşmazlık konusu taşınmazın taksimen veya başka şekilde davacıya bırakıldığının belirlenmesi ve tespit tarihine kadar bağımsız 20 yıllık kazanma süresinin dolduğunun saptanamaması halinde diğer mirasçılar adına) adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus da araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetsizdir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, yine 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine. 09.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi