20. Hukuk Dairesi 2013/8522 E. , 2014/3108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25/06/2013 gün ve 2013/4202 - 2013/7183 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 102 ada 35, 36, 37 ve 38 ile 223 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardan, 102 ada 35 parsel sayılı 1464,17 m² yüzölçümündeki taşınamaz Aralık 2008 tarih 1 nolu; 102 ada 36 parsel sayılı 662,80 m² yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 2008 tarih 2 nolu; 102 ada 37 parsel sayılı 755,98 m² yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 2008 tarih 3 nolu; 102 ada 38 parsel sayılı 741,37 m² yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 2008 tarih 4 nolu ve 223 ada 1 parsel sayılı 436,18 m² yüzölçümündeki taşınmaz Aralık 2008 tarih 5 nolu tapu kaydı uygulanıp asliye hukuk mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmişlerdir. Asliye hukuk mahkemesinde davacı ... Yönetimi tarafından ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış olan men, tapu iptali ve tescil davası kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece davanın reddine, çekişmeli taşınmazların davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine, Dairenin; 25/06/2013 gün ve 2013/4202 - 2013/7183 sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir.
Davacı ... Yönetimi vekili, bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Öncelikle dava konusu taşınmazların tespitine esas alınan Aralık 2008 tarih 1, 2, 3, 4 ve 5 sayıl tapu kayıtları, Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/04/1999 tarih 1998/85 – 1999/52 sayılı tescil ilâmı ile oluşmuştur. Sözü edilen tescil ilâmına konu dosyada Orman Yönetimi taraf değildir. Söz konusu dosyada Hazine taraf ise de, tescile konu taşınmazlar ormana komşu olduğu halde, orman araştırması yapılmadığı dosya arasında bulunan tescil dosyasından anlaşılmıştır. Bu nedenle, 14/04/1999 tarih ve 1998/85 – 1992 sayılı temyiz edilmeksizin kesinleşen tescil davasında Orman Yönetimi taraf olmadığına ve bu dosyada orman araştırması yapılmadığına göre, bu ilâmın Orman Yönetimi aleyhine kesin hüküm veya güçlü delil oluşturması söz konusu değildir.
Bundan başka, mahkemece 27/07/2011 tarihinde yapılan keşifte görev alan üç kişilik orman bilirkişi kurulu, dava konusu taşınmazlardan 102 ada 35 ve 38 parsel sayılı taşınmazların 1960 tarihli memleket haritasında beyaz, açıklık, (orman sayılmayan) alan içerisinde kaldığını, 102 ada 36, 37 ve 223 ada 1 sayılı parsellerin yeşil, bitki örtüsü ile kaplı, alanlar içerisinde kaldığını ancak bitki örtüsü ile kaplı alanları temsil eden yeşil alanlarda kalan parsellerin bulunduğu yerde orman ağacı simgesi bulunmadığını, 1990 tarihli memleket haritasında ise dava konusu tüm taşınmazların yeşil, bitki örtüsü ile kaplı, alanlar içinde kaldığını, ancak, bitki örtüsü ile kaplı alanları temsil eden yeşil alanlarda orman ağacı simgesi bulunmadığını beyan etmişlerdir. Ancak, bilirkişilerin orman ağacı simgesi bulunmadığı yönündeki beyanları raporlarına ekli aplikeli gösterime göre gerçeği yansıtmamaktadır. Zira, bilirkişilerin raporlarında sözü edilen yeşil alanlar üzerinde her iki memleket haritasında da yapraklı ağaç rumuzu vardır. Yine üç kişilik kurul çekişmeli taşınmazların 1950 ve 1990 tarihli hava fotoğraflarında açıklık görüldüğünü beyan etmişlerdir. Ancak, bu beyanları da, raporlarına ekli aplikeli gösterimle uyumsuzdur. Zira memleket haritasında olduğu gibi çekişmeli taşınmazlar hava fotoğraflarında da kapalı alanda (orman veya üzerinde bitki örtüsü bulunan alanda) kaldıkları görülmektedir.
Hükme dayanak yapılan raporu hazırlayan üç kişilik orman bilirkişi kurulunun çekişmeli taşınmazların orman olmadığı yönündeki beyanı, aynı bilirkişilerin raporlarına ekli aplikeli gösterimle uyumlu olmadığı için bilirkişilerin hangi kritere göre, taşınmazların tamamının orman olmadığını ifade ettikleri anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu çelişki giderilmeden hükme varılmıştır. Bu nedenle, hükme dayanak alınan raporlar dava konusu taşınmazların öncesi ve şimdiki hukuki niteliğini belirlemeye olanak vermemektedir. Bilirkişilerin yargı denetimine olanak vermeyen soyut, yetersiz ve çelişik raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, dava konusu taşınmazları ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile, tescil davasının açıldığı 29/09/1998 tarihinden 15-20 yıl öncesine ait ve 1990’lı yıllara ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, (1978-1983’lü yıllara ait ve 1990 yılı veya sonraki yıllara ait) bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisi elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli); orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritaları ile hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritaları ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte hem memleket haritaları hem de hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünü içerir bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar yetersiz ve çelişik bilirkişi raporlarına dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davacı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 25/06/2013 gün ve 2013/4202 - 2013/7183 sayılı onama kararı kaldırılarak, 22/08/2011 gün ve 2011/60-2011/57 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/03/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.