13. Ceza Dairesi 2013/36404 E. , 2014/2549 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda; atılı suçlardan mahkumiyetine ilişkin Konya 5. Asliye Mahkemesince verilen 30.07.2009 tarih ve 2007/924-2009/829 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 11.09.2013 tarih ve 2012/14394-2013/23806 sayılı ilamı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün onanmasına; mala zarar verme suçundan kurulan hükmün ise eylemin mühür bozma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 29.11.2013 tarih ve 6-2010/88353 sayılı yazısı ile Dairemizce mala zarar verme suçundan kurulan hükme ilişkin olarak verilen kararın kaldırılarak sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle itiraz talebinde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, mağdurun yetkili temsilcisi olduğu firmaya ait ve suç tarihinden bir yıl kadar önce Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından mühürlenerek faaliyeti durdurulan işyerinin kapısı üzerinde duran, bahse konu işyerinin faaliyetlerinin durdurulduğuna dair uyarı yazısı bulunan karton levha ile plastik mührün kırılması eyleminin, mühür bozma suçunu mu yoksa mala zarar verme suçunu mu oluşturduğuna ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde;
03.10.2007 Tarihli görgü tespit tutanağında, kapı üzerindeki uyarı yazısı ihtiva eden karton levha ile plastik mührün ikiye bölünmüş olduğu tespitinin yer aldığı, işyeri kapısına zarar verildiğine dair ise herhangi bir tespit bulunmadığı,
Gerek mağdurun gerekse de sanığın aşamalardaki anlatımlarında, işyeri kapısına zarar verildiğine dair herhangi bir iddia yahut kabulün söz konusu olmadığı,
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.10.2007 tarih ve 2007/13749 sayılı iddianamesinin metin kısmında, sanığın - hırsızlığa teşebbüs eyleminin yanı sıra - “işyerinin mühürlerini kırmak” eyleminin anlatımının yapıldığı, iddianame metninde bahse konu işyerinin kapısına ve yahut başkaca bir yerine zarar verildiği yönünde herhangi bir iddiaya yer verilmediği,
Mahkeme uygulamasında da; sanık hakkında “sabit görülen müştekiye ait eşyanın kapısındaki mühür ve levhayı kırmak” eylemi dolayısıyla 5237 sayılı TCK"nın 151/1. maddesi uyarınca uygulama yapıldığının açıkça belirtildiği görülmektedir.
Netice itibariyle; dosya kapsamında bahse konu işyerinin kapısına sanık tarafından zarar verildiği yönünde hiçbir iddia yahut delil bulunmamaktadır. Esasen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazi yazısında da, itiraza konu uyuşmazlığın “karton levha ile mührün kırılması eyleminin mühür bozma suçunu mu yoksa mala zarar verme suçunu mu oluşturduğu”na ilişkin olduğu yerinde olarak belirlenmesine karşın, itirazi yazının ilerleyen bölümünde sanığın kastının mühür bozma olmayıp hırsızlık olduğu ve bu maksatla “işyerinin kapısının kırıldığı” iddiasına yer verildiği görülmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; mülkiyeti mağdura ait olmayan bir eşyaya kasten zarar verilmesi eyleminin, mağdura yönelik olarak mala zarar verme suçunu oluşturduğunun kabulüne olanak bulunmadığı gibi, “işyeri kapısında yer alan uyarı yazısı ihtivalı karton levha ile mühür kırılmış olduğuna göre bahse konu işyeri kapısının da mutlaka kırılarak açıldığının kabulü gerekir” şeklindeki, dosya münderecatına aykırı bir kabulle ve varsayıma dayalı olarak sanığın mala zarar verme suçundan hükümlülüğüne karar verilmesine de olanak bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere mühür bozma suçunun maddi konusu “kamu idaresince konulan mühür”, hukuki konusu ise “Devletin kamu otoritesini korumak”tır. Öte yandan mühür bozma suçu özgü suçlardan olmayıp, herkes bu suçun faili olabilir. (Ceza Hukuku Özel Hükümleri, 2008, Sedat Bakıcı, Gürsel Yalvaç, cilt:2 sayfa:622)
Mühür bozma suçunu oluşturan seçimlik hareketlerden birincisi "mührün kaldırılması" diğeri ise "mührün konuluş amacına aykırı hareket edilmesi"dir. Mührün kaldırılması, mührün veya bunu tutan ip ya da telin kopartılarak, sökülerek, kırılarak maddi varlığını ortadan kaldıran bir davranışta bulunulması anlamına gelmektedir. (Asliye Ceza Davaları, 2007, Ali Parlar, Muzaffer Hatipoğlu, sayfa:605-606)
Yüksek 4. Ceza Dairesi"nin 29.01.2008 tarih ve 2006/7572-2008/869 sayılı bir kararında belirtildiği üzere; “Devlet yönetiminin yasa ile yetkili makamlarının emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığını aynen korunması sağlanmak için eşyayı koruma altına alan ve başkalarının eşya üzerinde işlemde bulunmalarını önleyen iradesi, yasaya uygun olarak konulan bir mühürle açıklanmakta olup bu mührün açığa vurduğu iradeyi etkisiz hale getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylem ile suç işlenmiş olmaktadır. Yine Yüksek 4. Ceza Dairesi"nin 23.03.2009 tarih ve 2007/3778-2009/5467 sayılı bir kararında “Mühür bozma suçu, resmen koruma altına alınan eşyaya değil, devlet yönetiminin bu eşyayı koruma altına alan iradesine karşı işlenen bir suçtur. Devlet yönetiminin eşyayı koruma altına alan ve başkalarının eşya üzerinde işlemede bulunmalarını önleyen iradesi, yasaya uygun olarak konulan bir mühürle açıklanmakta, bu mührün açığa vurduğu iradeyi etkisiz duruma getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylemle de suç işlenmiş olmaktadır. Bu suç şekli bir suçtur, mührün bozulması ile oluşur.” denilmektedir.
Öte yandan, mühürlenerek faaliyeti durdurulan bir işyerinin mühürlerine zarar verilmesi eyleminin mühür bozma suçunu oluşturduğunun kabulü için kastın mutlaka sözü edilen işyerinin faaliyetinin devamını sağlamaya yönelik olması gerekli değildir. Yüksek 4. Ceza Dairesi"nin 19.04.2011 tarih ve 2009/3269-2011/5202 sayılı bir kararında “...sanığın, ruhsatsız olması nedeniyle, belediye görevlilerince mühürlenen işyerine, kapıdaki mührü bozarak, içerdeki eşyaları boşaltmak suretiyle, mühür bozma suçunu işlediği gözetilmeden iş yerini çalıştırmadığı biçimindeki yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi...” kararında bu husus açıkça ortaya konulmuştur.
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda üzerinde ilgili kamu görevlilerince konulan ve mülkiyeti de mağdura ait olmayan “Bu tesis bünyesinde yürütülmekte olan piyasa faaliyetleri 5015 sayılı ....Piyasası ve ilgili mevzuat nedeniyle durdurulmuştur.” ibaresi bulunan karton levhayı ve mührü kıran sanığın, bu eylemi ile mührün konuluş amacına aykırı hareket ettiği açıktır. Kaldı ki öğretide, mühür sökülerek başkasının taşınmazına girilmesi durumunda taşınmaza zarar verilmişse mühür bozma suçunun yanı sıra ayrıca mala zarar verme
suçundan dolayı da ceza verileceği belirtilmek suretiyle her iki eylemin birbirinden bağımsızlığı ve ayrı suçların oluşumuna vücut verecekleri haklı olarak vurgulanmıştır. (Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanununu 2010, Osman Yaşar, Hasan Tahsin Gökçan, Mustafa Artuç, cilt IV, sayfa: 5564) Bu nedenle üzerinde uyarı yazısı ihtiva eden kartonu da mühürle birlikte kıran sanığın, mühürleme işleminden haberdar olmadığını ileri sürmeye olanak bulunmamakta olup, bu itibarla Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 29.11.2013 tarih ve 6-2010/88353 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİ ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 29.01.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.