10. Hukuk Dairesi 2016/3691 E. , 2016/8825 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödendiği belirtilen yaşlılık aylıklarının tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu somut olayda; mahkemece verilen ilk kararın Dairemizin 24.10.2014 tarihli ve 2014/4214 E., 2014/24644 K. sayılı ilâmı ile davacıya ilk kez bağlanan aylıkta gözetilen 9272 gün ile sonradan, 6045 prim günü üzerinden bağlanması gereken aylıklar arasında fark aylıkların hesaplanması ile 01.08.2011 tarihli Kurum işlemine göre 5510 sayılı Yasa"nın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında yersiz aylıkları ve işleyen faizleri ay be ay gösterir şekilde uygun ve denetlenebilir bir hesap raporu aldırılmak suretiyle sonuca gidilmesi gereğinden bahsedilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usûlî kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usûlî kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usûlî kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Mahkemece davacı hakkında bozma ilamına uygun şekilde fark aylıkların davalı Kurumdan getirtilmesine rağmen aylık tutarları ve aralarındaki farklar ve işleyen faizleri esas alınarak bir hesap raporu aldırılması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aldırılan hesap raporunda bağlanan aylık ile bağlanması gereken aylıklar oranlanmak suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmakta olup, 5510 sayılı Yasa"nın 96’ncı maddesine aykırı şekilde aldırılan hatalı hesap raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı Kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.