20. Hukuk Dairesi 2013/11021 E. , 2014/3070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2011/501-2013/198
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı İ.. G.., 05.07.2011 tarihli dava dilekçesinde; Ankara İli, Sincan İlçesi, ... Köyü, Killik Mevkiinde bulunan ve dava dilekçesinde sınırları yazılı 30.072 m2, 12.022 m2 ve 13.720 m2"lik 3 parça taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulamada, tapulama harici bırakıldığını, taşınmazı imar ve ihya ederek 1981 yılından bu yana kullanmakta olduğunu, yararına zilyedlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu belirterek, Medenî Kanununu 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile Ankara İli, Sincan İlçesi, ... Köyünde bulunan ve fen bilirkişisi L...Ç... tarafından hazırlanan krokide (D) harfi ile gösterilen 12.022.270 m2, (E) harfi ile gösterilen 13,720.436 m2 ve (F) harfi ile gösterilen 30.072.616 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, davacı İ.. G.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi, A.. B.. ve S.. B.. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 24.03.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise, 1956 yılında yapılmış ve sonuçları 15.08.1956 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Keşifte görev alan ziraat bilirkişisi raporuna göre, taşınmazın 3. kısmında davacı tarafından dikilen 15-20 yaşlı bağ omcaları ve genç ceviz ağaçlarının bulunduğu bildirilmiş; 3. kısmın taşınmazın krokide hangi harfle gösterilen bölüme isabet ettiği bildirilmemiştir. Ağaçların yaşı itibarıyla 20 yıllık zilyedlik süresi dolmadığı gibi, davacı tarafından, ağaçlar dikilmeden önce zirai amaçla kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamıştır. Mahallî bilirkişi ve tanıklar, bu konuda bir açıklama yapmadığı gibi, imar ve ihyadan sonra hemen ağaç dikilerek kullanılmaya başlandığını beyan etmişler; ancak, mahkemece de bu durum ayrıntılı açıklattırılmamıştır. 1985-1990 yılları arasındaki hava fotoğrafları incelenmediği için kullanım olup olmadığı saptanmamış, ziraat bilirkişisi tarafından toprak analizleri yapılmadığı için kaç yıllık tarım arazisi olduğu açıklığa kavuşturulmadan ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı belirlenmeden karar verilmiştir. Dosyadaki taşınmaz fotoğraflarının incelenmesinde de taşınmazların bitki örtüsünden ve toprağın çok taşlı olduğundan tarım arazisine benzemediği görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait 1985-1990 tarihleri arasındaki hava fotoğrafları getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında bir orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişisi yardımıyla mahkemece yeniden yapılacak keşifte; orman bilirkişi tarafından hava fotoğrafları incelenerek, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki hava fotoğraflarında taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılıp kullanılmadığı araştırılarak, hava fotoğrafları ile pafta çakıştırılarak taşınmazın gösterildiği denetime elverişli açıklamalı rapor düzenlenmeli, mahallî bilirkişi ve tanıklardan, ağaçların dikilmesinden önce, davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı sorularak, tam ve kesin olgulara dayalı beyanlar alınmalı, ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın toprak örnekleri alınarak, bilimsel analizleri yaptırılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı konusunda rapor alınmalı, taşınmazın her bir bölümünün toprak yapısı ve üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı, tarım bitkileri yetiştirilip yetiştirilemeyeceği, hangi tür tarım bitkileri yetiştirilmesine uygun olduğu ayrıntılı açıklanmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyedliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine, Orman Yönetimi, A.. B.. ve S.. B.. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/03/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.