Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2191
Karar No: 2016/8807

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/2191 Esas 2016/8807 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/2191 E.  ,  2016/8807 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi



    Davacı, ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, bozma ilamına uyularak, hükümde belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
    Davaya konu olayda; 2009/4. ay ile 2011/9. aylar arası döneme ilişkin dava dışı Kayahan Kocakaya’nın prim borçlarından dolayı dava dışı... Mağazacılık Tekstil San. Tic. A.Ş.’ye 6183 Sayılı Kanun kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz edilmediğinden bahisle borç zimmetinde sayılarak dava dışı... Mağazacılık Tekstil San. Tic. A.Ş. aleyhine Kurumca düzenlenip davacıya tebliğ olunan ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı, 6183 sayılı Yasanın 79 maddesidir. Anılan maddenin 3 ve 4. Fıkra hükümlerine göre, “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. 
    Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır . …”.Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde eldeki dava dosyasına konu olay irdelendiğinde, prim borçlusunun dava dışı Kayahan Kocakaya olduğu, dava dışı... Mağazacılık Tekstil San. Tic. A.Ş.’ye üçüncü şahıs sıfatı ile haciz bildirisinin 07.06.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan şirket tarafından yedi gün içerisinde itiraz edilmemesi üzerine borcun zimmetinde sayılması nedeni ile şirket adına tanzim edilen ödeme emrinin anılan şirketin üst düzey yöneticisi sıfatı ile davacıya tebliğ edildiği, bu halde, eldeki davanın anılan maddenin 4. Fıkrasında dayanağını bulan ve bir yıllık süre içerisinde genel mahkemede açılması gereken menfi tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
    İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70’inci maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
    Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Üye ...’ın muhalefetine karşı, Başkan vekili ..., Üyeler ..., ... ve ...’ın oyları ile oy çokluğu ile 30.05.2016 gününde karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Somut olayda; dava dışı Kayahan Kocakaya’nın 2009/4. ay ile 2011/9. aylar arası döneme ait prim borçlarından dolayı dava dışı... Mağazacılık Tekstil San. Tic. Anonim Şirketi’ne 6183 sayılı kanunun 79. Maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinin 07.06.2013 tarihinde anılan şirkete tebliğ edildiği, 7 gün içinde itiraz edilmemesi nedeniyle borcun bahse konu şirketin zimmetinde sayıldığı, Kurumca şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirket ortağı olan davacıya tebliğ edilmesi üzerine açılan eldeki dava ile ödeme emrinin iptaliyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği, mahkemece, davacının ancak ortağı olduğu şirket borçlarından sorumlu olacağı aksi yöndeki Kurum işleminin yerinde olmadığı belirtilerek davanın kabulüyle ödeme emirlerinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Daire çoğunluğu davanın 6183 sayılı kanunun 79. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bir yıllık süre içinde genel mahkemede açılması gerektiğini gerekçe göstererek mahkeme kararının görev yönünden bozulmasına karar vermiştir. Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık; kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilmemiş olan davacı ortağın 6183 sayılı yasanın 79. maddesi kapsamında genel mahkemede dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ve somut olaydaki sorumluluğunun nasıl belirleneceği noktasına ilişkindir.
    30.03.2006 tarih 5479 sayılı kanunun 5. maddesi ile değişik 6183 sayılı kanunun 3. fıkrası; “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmünü, 4. fıkrası; “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10"u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.” düzenlemesini, anılan maddenin 6. fıkrası ise; “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
    Anılan maddenin 3. fıkrasında; itiraz hakkı, kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen 3. kişiye tanınmış, 4. fıkrasında; 7 günlük itiraz süresini geçirerek mal elinde ve borç zimmetinde sayılan 3. şahsın haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde
    genel mahkemelerde menfi tespit davası açabileceği öngörülmüş, 6. fıkrada ise; 3. şahsın 7 gün içinde haciz bildirisine itiraz etmesi halinde bu defa alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde genel mahkemelerde açacağı dava ile itirazın aksini ispatlayabileceği hükmüne yer verilmiştir. O halde 6183 sayılı yasanın 79. maddesi kapsamında genel mahkemelerde dava açma imkan ve hakkı sadece kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilen 3. kişiye, 3. kişinin süresinde itirazı halinde ise aksinin ispatı için alacaklı amme idaresine tanınmıştır. Somut olayda davacı şirket ortağına tebliğ edilmiş bir haciz bildirisi bulunmadığına göre davacının anılan madde kapsamında genel mahkemede dava açma yetkisi de bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacı hakkında 6183 sayılı yasanın 55. maddesi uyarınca yöntemince düzenlenip anılan yasanın 58. maddesi kapsamında tebliğ edilmiş bir ödeme emri de bulunmamaktadır. Bu nedenle mevcut dava 6183 sayılı yasanın 58. maddesi kapsamında açılmış ödeme emrinin iptali niteliğinde de değildir. Ancak, kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilen dava dışı şirket adına düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin şirket ortağı olan davacıya tebliğ edilmesi karşısında, borç tehdidi altında davacı tarafından açılan eldeki davanın bu nedenle bir menfi tespit davası olduğu ve böyle bir davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Burada irdelenmesi gereken ikinci husus ise bu durumda davacının sorumluluğunun nasıl belirlenmesi gerektiği noktasına ilişkindir. 6183 sayılı yasanın 79. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde; süresinde itiraz etmeyerek mal elinde ve borç zimmetinde sayılan 3. kişi hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik edileceği belirtilmiştir. O halde davacının ortağı bulunduğu dava dışı şirket yönünden artık bu borç kamu borcu niteliği kazanmıştır. 6183 sayılı yasanın 35. maddesinin ilk fıkrasında; limitet şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından dolayı sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu kanun uyarınca takibe tabi tutulacakları belirtilmiştir. Diğer yandan 5510 sayılı yasanın 88. maddesinin 16. fıkrasında; Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın 51, 102, 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağının, 19. fıkrada ise Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğunun öngörülmesi karşısında, davanın iş mahkemesinde görülmesi ve sorumluluğun da 6183 sayılı yasanın 35. maddesi kapsamında irdelenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi