Ceza Genel Kurulu 2020/208 E. , 2020/380 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Çocuk Ağır Ceza
Sayısı : 103-250
Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanıklar ... ve ...’ın TCK’nın 103/1, 103/6, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve mahsuba ilişkin Üsküdar (Kapatılan) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2012 tarihli ve 300-270 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 15.02.2016 tarih ve 4566-1256 sayı ile;
"...Suç tarihinde kayden onbeş yaşını tamamlayan mağdurenin oluşa ilişkin aşamalardaki çelişkili beyanları, sanıkların savunmaları, olayın intikal biçimi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, evden kaçan mağdurenin bulunması üzerine alınan savcılık beyanında, sanıklarla arasında duygusal anlamda bir yakınlığın olduğunu beyan ettiği, kovuşturma evresindeki beyanından sonra aşamalardaki ifadeleri arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla sorulması üzerine, beyanlarındaki çelişkinin nedenini ifadeler sırasında ailesinin baskısı altında olmasına bağladığı, dosya içerisinde bulunan mağdure hakkındaki raporlara göre de, cinsel istismar olayından bağımsız olarak mağdurede psikolojik bozuklukların bulunduğu anlaşılmakla, sanıkların cinsel ilişkiye varmayan eylemlerini cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayanarak gerçekleştirdiklerinin şüphede kaldığı, şüphenin de sanıklar lehine değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yüklenen suçtan beraatleri yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Hükümlerden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanun"un 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında; 5237 sayılı TCK"nın 7. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki Kanun"la ilgili uygulamanın, denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.05.2016 tarih ve 103-250 sayı ile bozmaya direnerek sanıkların lehine olan TCK"nın 6545 sayılı Kanun ile değişik 103/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanıklar müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.10.2016 tarihli ve 333733 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 21.06.2018 tarih ve 9820-4534 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 16.04.2019 tarih ve 364-340 sayı ile; 10.10.2012 ve 26.05.2016 tarihli kararların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiş ve ... vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.10.2019 tarihli ve 99556 sayılı “bozma” istekli ek tebliğnamesiyle ve Yargıtay 14. Ceza Dairesince 05.03.2020 tarihli ve 7149-1778 sayı ile; 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesine göre Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının temyiz istemi reddedilmiş ve dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar hakkında nitelikli tehdit suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda eylemin şantaj suçunu oluşturduğu kabul edilerek verilen mahkûmiyet hükümlerinin, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup direnme hükmünün kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanıkların TCK’nın 103/1, 103/6, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Üsküdar (Kapatılan) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 10.10.2012 tarihli ve 300-270 sayılı hükümlerin Özel Dairece bozulmasından sonra yapılan yargılamada; Yerel Mahkemece bozma ilâmına direnilerek sanıkların TCK’nın 103/1, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, ancak Yerel Mahkemece ikinci hükümde lehe olduğu değerlendirilerek 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 59. maddesiyle değişik 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinin uygulandığı, 6545 sayılı Kanun’un 59. maddesiyle düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde daha önce aynı maddenin altıncı fıkrasında yer alan “Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.” hükmüne yer verilmediği, bu nedenle sanıklar hakkında hükmedilen sonuç cezaların değiştiği anlaşılmıştır.
Üsküdar (Kapatılan) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince sanıkların çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetine ilişkin ilk hükmün Özel Dairece, sanıklara atılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sabit olmadığı belirtilerek bozulmasından sonra yargılama yapan Yerel Mahkemece, sanıklara atılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sübut bulduğu gerekçesiyle bozmaya direnildiği, ancak çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinde önceki hükümden farklı olarak sanıkların TCK"nın 6545 sayılı Kanun ile değişik 103/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, bu şekilde Yerel Mahkemenin hüküm fıkrasını değiştirdiği ve önceki hükümden farklı bir cezaya hükmettiği anlaşılmaktadır.
Bu şekilde bozma sonrası yapılan incelemeye dayanılarak Yerel Mahkemece sonuç cezanın değiştirilerek yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuş olup verilen karar direnme kararı niteliğinde değildir. Önceki hükümde yer almayan bu hususlar Özel Dairece denetlenmemiş olduğundan, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanunen imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin kararı direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün olmadığından dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2016 tarih ve 103-250 sayılı karar "yeni hüküm" niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.09.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.