17. Hukuk Dairesi 2014/9169 E. , 2016/11147 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların maliki olduğu binada, prizdeki elektrik kaçağından çıkan yangının sıçraması sonucu, davacının sigortaladığı konutun hasar gördüğünü, eksper raporuyla saptanan 11.990,00 TL"yi sigortalılarına ödediklerini, davalıların yangının çıktığı binanın maliki olmaları nedeniyle kusursuz sorumluluklarının bulunduğunu, ödenen bedelin rücuen tahsili çin başlatılan takibe davalıların itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalıların takibe itirazlarının iptalini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davaya konu yangın olayında davalıların kusuru olmadığını, ceza davasında beraat ettiklerini, davalıların yangından 7-8 ay önce satın aldıkları konutun, elektrik tesisatına müdahalelerinin olmadığını ve bu süre zarfında herhangi bir elektrik tesisat arızası da yaşamadıklarını, itfaiyenin geç müdahalesi nedeniyle davacı sigortalısına ait konutun yandığını, davalıların zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; ceza davasında davalıların kusuru bulunmadığından beraat kararı verildiği, alınan bilirkişi raporu ile de davalıların yangında kusurları bulunduğunu kabule yarar yeterli bilgi bulunmadığının saptandığı, davalıların kusursuz sorumluluklarını kabul etmenin hak ve adalete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, davalıların maliki olduğu taşınmazdaki bakım eksiği nedeniyle çıkan yangının, davacının sigortaladığı konuta verdiği zarardan sorumlu oldukları iddiasıyla dava açılmıştır.
Rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun 58. maddesi (6098 sayılı TBK"nun 69. md.) hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumludur. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulun gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula yani kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlar da zarardan sorumlu olur.
Somut olaya bakıldığında; davalıların, sigortalı konutta hasara neden olan yangın olayında kusurlarının bulunmadığı savunmasında bulundukları, itfaiye tarafından düzenlenen yangın raporunda, davalılara ait konutta buzdolabının takılı olduğu prizin kısa devre yapıp, elektrik aksamında yangına neden olduğu, davalılara ait konutları saran yangının bitişik nizam şeklinde yapılan sigortalı konutun bulunduğu binaya sıçradığı hususlarının tespit edildiği, mahkemenin kararına dayanak yaptığı ceza yargılamasında alınan (yangın çıkış nedeni konusunda uzman olmayan inşaat mühendisi) bilirkişi raporunda, itfaiyenin geç müdahale etmesi nedeniyle sigortalı konutta hasar oluştuğu yönünde görüş bildirildiği, yine mahkemenin hükme esas aldığı elektrik mühendisi bilirkişinin raporunda da, yangının çıkma nedenine ilişkin birçok ihtimalden bahsedildikten sonra, yangının çıkış nedeninin kesin olarak saptanamadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Bahsedilen itfaiyenin yangın raporundaki tespitler ile davalıların ceza yargılaması sırasındaki beyanları dikkate alındığında, mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı bilirkişi raporu ile ceza yargılamasında alınan raporun, hüküm kurmak için yeterli ve elverişli olmadığı açıktır.
Zira, yukarıda anılan yasal düzenleme gereği, yapı maliki olan davalıların sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Yapı maliki olan davalılar sadece, zarara yol açan, yapıdaki bakım eksiği ile zarar arasındaki illiyet bağının kesildiğini ya da zararın mücbir sebepten kaynaklandığını ispat etmeleri halinde bu sorumluluktan kurtulabileceklerinden, hakkaniyet gereği sorumluluğun kalkması gibi bir durum, öğretide ya da uygulamada kabul edilmiş değildir. Bu itibarla, mahkemenin, davalıların yangın olayında kusursuz oldukları kabul edildikten sonra, kusursuz sorumluluklarına karar vermenin hakkaniyete aykırı olacağı yönündeki gerekçesi de yerinde olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ile ilkeler de göz önünde bulundurulmak suretiyle; konusunda uzman inşaat mühendisi ve elektrik mühendisinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti refakatiyle, mahallinde keşif yapılması; bilirkişi heyetinden, ceza dosyasındaki beyanlar ile itfaiyenin yangın raporunu da irdeleyerek, yangının çıkış sebebi ve davalıların konutundan çıkıp çıkmadığı (çıkış yeri), sigortalı konutun zarar görmesinin nedeni hususlarını irdeleyen ve davalı yapı maliklerinin yangının çıkışındaki sorumluluğunu tespit eden, davalılara ait binadaki bakım eksiğinin yangına sebep olduğunun saptanması halinde de sigortalı konuttaki hasarın miktarının ne olduğu konularında, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle ve hatalı gerekçelerle, yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.