
Esas No: 2014/8608
Karar No: 2014/10965
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/8608 Esas 2014/10965 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 20.01.2014 gün ve 15596 - 887 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu suretle hesaplanan 227.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 52.40 TL. ilam harcının karar düzeltme talep edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, oyçokluğuyla karar verildi. 12.05.2014 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmazın "aile konutu" olarak özgülendiği tartışmasızdır. Davacı eşin açık rızası alınmadan davalı banka lehine ipotek tesis edilmiştir. Lehine ipotek tesis edilen banka tacirdir. Her tacir ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli hareket etmekle yükümlüdür (e TTK.md. 20/2, y TTK.md.18/2). Bu yükümlülüğü alacağına teminat olarak gösterilen taşınmazın fiili ve hukuki durumunu bilmeyi de gerektirir. Basiretli davranmayarak kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet savında bulunamaz (TMK. md. 3/2). Vakıa ve karinelerden iyiniyet savında bulunamayacak olan tarafın kötüniyeti diğer tarafça ispat edilmiş olması da gerekmez. Bu bakımdan mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının karar düzeltme talebi haklı ve yerindedir. Kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmelidir. Bu sebeple sayın çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Malik olmayan eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin kesin hükümsüz olduğu düşüncesindeyim. Bu nedenle karar düzeltme talebinin kabulüyle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşündeyim. Farklı düşünüyorum.